Yüzyılımızın hastalıkları
İstisnalar dışında çağımızda
insanlar; “insan olma özelliklerini” kaybederek hızla ilerliyorlar! Bir
yarış var ortada; insan olma özelliklerini üzerinden atarak/soyutlanarak koşu
bandına girip yarışı kazanmaya kendini endeksleyip koşmaya çalışmak; ama nasıl
bir yarış? Çıkarı ve iç istekleri için içinden nasıl geliyorsa öyle davranmak!
Örneğin insanlığı öldürme, insanlığa zulmetme, insan neslini heveslerine peşkeş
çekmek gibi... Zengin olmak, lider olmak, toplumun üzerinde bir güç olmak,
erişilmez olmak, geleceğini garantiye alıp güvende yaşamak, iç isteklerine
aşırı eğilimli olmak, çıkar düşkünü olmak gibi... İnsanın bu kötü özellikleri,
insanlığın köküne kibrit suyu döküyor günümüzde!
Bu saymaya çalıştıklarımızın
sonucu olarak günümüzde insanlar arası toplumsal ve bireysel savaşlar devam
etmektedir. Bir kısım insanlar kendilerini seçkin; diğerler insanları ise
ezilmesi hatta yok edilmesi gereken yaratıklar olarak kabul ederler ve bu
kabulle yırtıcı hayvanlar gibi davranırlar! Ağızları kanlı ve konuşurlarken
dudakları salyalı bir biçimde olan bu vampirlerin ne acıması vardır ne de
vicdanları... Bu yaratıkların tek bildiği kendi çıkarlarıdır...
Kişi insanım diyor ama insan
yavrusunu ya doğarken ya da doğduktan hemen sonra acımasız bir biçimde çıkarı
için öldürmekten çekinmiyor! Firavun’un adı çıkmış; günümüzde Firavun’a pabuç
bırakmayanlar ne de çoktur! İşte hastanelerde yeni doğan çocukların
katledilmesi... İşte evanjelist ABD’nin ve maşası siyonist İsrail’in Orta
Doğu’da yaptıkları çocuk öldürmeler! Para babalarının, çocukların görüntülerini
üretim ve reklam alanında gösteri materyali olarak kullanarak insafsızca çıkar elde etmeleri!
İnsanların insanları kandırmak
için ileri sürdükleri ve işlerine gelince ancak söz konusu ettikleri insan
hakları, özgürlükler, acıma, uygarca davranma, saygı
kavramları çıkarları varsa vardır; çıkarları yoksa yoktur. Günümüzde
ülkeler -istisnalar vardır - çıkarları için Orta Doğu’da olup bitenlere seyirci
kalmaktadırlar. Yoksa bu Orta Doğu’daki insanlar insan değil mi? Bunların da
bir annesi, babası yok mu? Yakınları yok mu? Daha da önemlisi bunların da
aileleri, canları yok mu? Bunlar sizin için neden bir değer oluşturmuyorlar?
Kendi çocuklarınıza bir diken battığında neden kıyameti koparıyorsunuz?
Hastanelerde bebekleri acımasızca
öldüren bir sanığa hakim şunu soruyor: “Senin çocuğun yok mu?” Sanık: ”Çok
sevimli bir kızım var!” Hakim: “Bu öldürdüklerinizin yerinde senin kızın
olsaydı ne yapardın?” diye soruyor. Sanık susuyor ama ben onun adına cevap
vereyim: “Kıyameti koparırdım!”
Çıkarcıların felsefesi şudur: “Bana
dokunmayan yılan bin yaşasın!” Toplum maalesef bu hale gelmiş günümüzde...
Alışmışız hep dışımızdaki ya da uzağımızdakileri eleştiriyoruz. Oysa benzer
zalimlikler ve canavarlıklar yanı başımızda yani bizim hastanelerimizde; yani
adı Müslüman olanlarca yapılmaktadır! Üstelik konuşurlarken ağızlarından “Allah”
adı düşmemektedir! Yalanlarına “Allah’ı” da tanık göstermektedirler!
Utanmazlar işledikleri suçlardan
yüzleri kızaracağına, burunları yanacağına, bu olaylar kendilerince yapılmamış
gibi pişkin pişkin gülüyorlar, gülümsüyorlar ve gayet rahat hareket ediyorlar!
Allah’ım biz ne yaman duruma gelmişiz!
Aklımızı kullanmamız için bize
yardım et Allah’ım!