Yemen'den Kudüs'e Uzanan Direniş: Ben Gurion'a Düşen İman
Ortadoğu’nun siyasi ve askeri tarihinde bir dönüm
noktası yaşanıyor. Yemen, yıllardır süren açlığa, iç savaşa ve küresel
kuşatmaya rağmen İsrail'e karşı yürütülen direnişte ezber bozan bir adım attı.
Önce deniz ablukasıyla dikkat çeken Yemen, şimdi kapsamlı bir hava ablukasına
geçerek dünyayı sarsacak bir başarıya imza attı: İsrail’in kalbi olarak görülen
Ben Gurion Havalimanı doğrudan bombalandı.
Bu olay sadece askeri anlamda değil, İslam
dünyasının onur, sorumluluk ve kardeşlik bağlamında da derin izler bırakacak
bir gelişme oldu. Yemen, yoksulluğun ortasında ümmetin suskunluğunu yırtan bir
haykırışa dönüştü. Bu sadece bir füze saldırısı değil; imanla donanmış bir
halkın, çağın Firavunlarına karşı attığı meydan okumadır.
Ben Gurion’un
Vurulması: Dokunulmazlığın Sonu
Ben Gurion Havalimanı İsrail’in en güçlü şekilde
tahkim edilmiş, en gelişmiş hava savunma sistemleriyle korunan bölgesidir. Bu
alan yalnızca sivil ulaşımın değil, aynı zamanda İsrail'in “dokunulmazlık” ve
“güvenlik devleti” doktrininin sembolüdür.
Yemen’in gerçekleştirdiği bu saldırıyla birlikte
bu sembol doğrudan hedef alındı. Üstelik havalimanı, ABD savunma sanayisinin
gururu olan THAAD sistemi ve İsrail’in en gelişmiş hava savunma sistemi Hetz
(Arrow) ile korunuyordu. Fakat Yemen’den ateşlenen füze, bu iki ileri
teknoloji sistemini aşarak hedefini başarıyla vurdu. Bu sadece teknik bir zaaf
değil; İsrail’in zihinlerde kurduğu "yenilmezlik zırhının"
parçalanmasıdır.
“İman
Yemenlidir”: Hadislerin Gölgesinde Bir Zafer
Bu gelişmeyi sadece askeri başarı olarak görmek,
meseleyi küçümsemek olur. Yemen’in attığı bu adım, Resulullah’ın övgüsüne
mazhar olmuş bir halkın imanla yoğrulmuş mücadelesidir. Efendimiz (s.a.v) şöyle
buyurur: “İman Yemenlidir, hikmet Yemenlidir.” (Buhârî, Fedâilu’l-Ashâb, 10) “Size
Yemen tarafından Allah’ın en hayırlı kulları gelir. Kalpleri daha yumuşaktır,
kalpleri imanla doludur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V/26)
Bu hadisler, bugün yaşananların tarihsel ve
manevi derinliğini anlamamıza yardımcı olur. Yemen halkı, açlık ve kuşatma altında
dahi ümmetin yükünü omuzlayarak sadece İsrail’i değil, aynı zamanda İslam
dünyasının suskun liderliklerini de sarsmıştır. Saraylar susarken harabeler
konuşmuştur. Zenginlik susarken açlık feryat etmiştir.
Yemen: Ümmete
Aynalık Eden Bir Direniş
Yemen’in bu hamlesi, sadece İsrail’in güvenliğini
değil,aynı zamanda İslam ülkelerinin siyasi ve ahlaki pozisyonlarını da açıkça
sorgulatmaktadır. Yemen, “ben açım ama Kudüs’ü unutmadım” demektedir. Bu mesaj,
milyar dolarlık savunma bütçeleriyle sessiz kalan başkentlere yöneliktir.
Yemen bir devletin değil, bir ümmetin onurunu
taşımaktadır. Attığı füze, teknolojinin değil imanın ürünüdür. Bu yüzden İsrail
için bu saldırı sadece bir stratejik zaaf değil, bir psikolojik yıkımdır.
Direnişin Yemen’den gelmesi, İsrail için “beklenmedik” değil, “korkulan” bir
kabustur. Bu başarı, İslam ülkelerine bir çağrıdır: Artık susmanın değil, Yemen
gibi konuşmanın vaktidir.
Ben Gurion’a
Düşen Füze Değil, Ümmetin Vicdanıdır
Yemen’in gerçekleştirdiği bu saldırı sadece bir
askeri olay değildir. Bu, çağın en gelişmiş savunma sistemlerine karşı imanın
zaferidir. Aynı zamanda ümmete bir ayna tutmaktadır: Susanlar, korkanlar, kendi
halkına bile baskı uygulayanlar için Yemen artık bir utanç ölçüsüdür.
Ama aynı zamanda bir ilham kaynağıdır. Yemen,
İslam dünyasına şunu haykırmıştır: “Mazlum olabilirsiniz ama çaresiz
değilsiniz. Aç olabilirsiniz ama onursuz olamazsınız. İsrail'e karşı durmak
sadece roketle değil, inançla mümkündür.” Ya da bize çok tanıdık o ifadelerle; Bir
milletin asıl gücü; tankı, topu, tüfeği değil inançlı ve imanlı gençliğidir.
Yemen, bu çağda ümmetin yitirdiği cesareti ve
ahlaki liderliği yeniden hatırlatmıştır. Bundan sonra sorulacak soru şudur:
Yemen üzerine düşeni yaptı. Peki ya diğerleri?