vakıf katılım haziran paketi
vakıf katılım haziran paketi sağ

06 May 2025

​Yemen'den Kudüs'e Uzanan Direniş: Ben Gurion'a Düşen İman

Ortadoğu’nun siyasi ve askeri tarihinde bir dönüm noktası yaşanıyor. Yemen, yıllardır süren açlığa, iç savaşa ve küresel kuşatmaya rağmen İsrail'e karşı yürütülen direnişte ezber bozan bir adım attı. Önce deniz ablukasıyla dikkat çeken Yemen, şimdi kapsamlı bir hava ablukasına geçerek dünyayı sarsacak bir başarıya imza attı: İsrail’in kalbi olarak görülen Ben Gurion Havalimanı doğrudan bombalandı.

Bu olay sadece askeri anlamda değil, İslam dünyasının onur, sorumluluk ve kardeşlik bağlamında da derin izler bırakacak bir gelişme oldu. Yemen, yoksulluğun ortasında ümmetin suskunluğunu yırtan bir haykırışa dönüştü. Bu sadece bir füze saldırısı değil; imanla donanmış bir halkın, çağın Firavunlarına karşı attığı meydan okumadır.

Ben Gurion’un Vurulması: Dokunulmazlığın Sonu

Ben Gurion Havalimanı İsrail’in en güçlü şekilde tahkim edilmiş, en gelişmiş hava savunma sistemleriyle korunan bölgesidir. Bu alan yalnızca sivil ulaşımın değil, aynı zamanda İsrail'in “dokunulmazlık” ve “güvenlik devleti” doktrininin sembolüdür.

Yemen’in gerçekleştirdiği bu saldırıyla birlikte bu sembol doğrudan hedef alındı. Üstelik havalimanı, ABD savunma sanayisinin gururu olan THAAD sistemi ve İsrail’in en gelişmiş hava savunma sistemi Hetz (Arrow) ile korunuyordu. Fakat Yemen’den ateşlenen füze, bu iki ileri teknoloji sistemini aşarak hedefini başarıyla vurdu. Bu sadece teknik bir zaaf değil; İsrail’in zihinlerde kurduğu "yenilmezlik zırhının" parçalanmasıdır.

“İman Yemenlidir”: Hadislerin Gölgesinde Bir Zafer

Bu gelişmeyi sadece askeri başarı olarak görmek, meseleyi küçümsemek olur. Yemen’in attığı bu adım, Resulullah’ın övgüsüne mazhar olmuş bir halkın imanla yoğrulmuş mücadelesidir. Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur: “İman Yemenlidir, hikmet Yemenlidir.” (Buhârî, Fedâilu’l-Ashâb, 10) “Size Yemen tarafından Allah’ın en hayırlı kulları gelir. Kalpleri daha yumuşaktır, kalpleri imanla doludur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V/26)

Bu hadisler, bugün yaşananların tarihsel ve manevi derinliğini anlamamıza yardımcı olur. Yemen halkı, açlık ve kuşatma altında dahi ümmetin yükünü omuzlayarak sadece İsrail’i değil, aynı zamanda İslam dünyasının suskun liderliklerini de sarsmıştır. Saraylar susarken harabeler konuşmuştur. Zenginlik susarken açlık feryat etmiştir.

Yemen: Ümmete Aynalık Eden Bir Direniş

Yemen’in bu hamlesi, sadece İsrail’in güvenliğini değil,aynı zamanda İslam ülkelerinin siyasi ve ahlaki pozisyonlarını da açıkça sorgulatmaktadır. Yemen, “ben açım ama Kudüs’ü unutmadım” demektedir. Bu mesaj, milyar dolarlık savunma bütçeleriyle sessiz kalan başkentlere yöneliktir.

Yemen bir devletin değil, bir ümmetin onurunu taşımaktadır. Attığı füze, teknolojinin değil imanın ürünüdür. Bu yüzden İsrail için bu saldırı sadece bir stratejik zaaf değil, bir psikolojik yıkımdır. Direnişin Yemen’den gelmesi, İsrail için “beklenmedik” değil, “korkulan” bir kabustur. Bu başarı, İslam ülkelerine bir çağrıdır: Artık susmanın değil, Yemen gibi konuşmanın vaktidir.  

Ben Gurion’a Düşen Füze Değil, Ümmetin Vicdanıdır

Yemen’in gerçekleştirdiği bu saldırı sadece bir askeri olay değildir. Bu, çağın en gelişmiş savunma sistemlerine karşı imanın zaferidir. Aynı zamanda ümmete bir ayna tutmaktadır: Susanlar, korkanlar, kendi halkına bile baskı uygulayanlar için Yemen artık bir utanç ölçüsüdür.

Ama aynı zamanda bir ilham kaynağıdır. Yemen, İslam dünyasına şunu haykırmıştır: “Mazlum olabilirsiniz ama çaresiz değilsiniz. Aç olabilirsiniz ama onursuz olamazsınız. İsrail'e karşı durmak sadece roketle değil, inançla mümkündür.” Ya da bize çok tanıdık o ifadelerle; Bir milletin asıl gücü; tankı, topu, tüfeği değil inançlı ve imanlı gençliğidir.

Yemen, bu çağda ümmetin yitirdiği cesareti ve ahlaki liderliği yeniden hatırlatmıştır. Bundan sonra sorulacak soru şudur: Yemen üzerine düşeni yaptı. Peki ya diğerleri?