16 Temmuz 2025

​Uluslararası Düzenin En Zayıf Halkası: Gazze

2024 Temmuz’unda Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki varlığını açık bir dille yasa dışı ilan etti. Bu karar, bir dönüm noktası olarak kayda geçmeliydi. Ancak dünya sahnesinde bu yankı bulmadı. Çünkü kararın muhatabı, yargıdan değil, ayrıcalıktan beslenen bir devletti: İsrail.

Bugün Filistin topraklarında işgalin değil, düzenin kendisi yasa dışıdır. Her gün bir şehir bombalanıyor, her gece bir ev yerle bir ediliyor, her sabah annesini, kardeşini, bacağını kaybetmiş bir çocuk uyanıyor. Üstelik bu cehennem, sadece Gazze’nin altında değil; uluslararası hukukun da, diplomatik etik değerlerin de altını oymaktadır.

Han Yunus’tan Yükselen Duman, BM Salonu’na Sızmıyor

Son haftalarda İsrail ordusu Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’ta yoğun bir askeri yığınak kurdu. Fakat bu yığınak birer birer hedef haline geldi. Direniş grupları gelişmiş pusular ve nokta atışı saldırılarla işgal güçlerini yıpratıyor. İsrail kaynaklarına göre sadece son bir haftada, beş ayrı bölgede kurulan kontrol noktaları havan toplarıyla vuruldu. Bir keskin nişancı saldırısı sonucu üst düzey bir asker hayatını kaybetti. El yapımı patlayıcılar ise zırhlı araçları bile devre dışı bıraktı. İsrail bu süreçte çok sayıda askerini kaybetti.

İsrail’in kendi kaynakları dahi tünellerden çıkan direnişçilerin ordu birliklerini şaşkına çevirdiğini kabul ediyor. Ne var ki bu çatışmalarda ölen askerler değil, en çok konuşulan yine bombalanan apartmanlardaki siviller oluyor. Çünkü dünyanın ezberi bozulmuyor: Devlet varsa suç yoktur.

ABD için İsrail Bir Devlet Değil Projedir

Hüküm giymiş bir Amerikan başkanının, hakkında savaş suçu iddiaları bulunan İsrailli lideri üçüncü kez ağırlaması artık sadece diplomatik bir nezaket sorunu değil; uluslararası düzenin meşruiyet krizidir. ABD, İsrail’i bir devlet olarak değil, bir proje olarak sahiplendiği için ne hukuka kulak verir, ne de evrensel değerlere.

Tarihten biliyoruz. General George C. Marshall 1948’de İsrail’in tanınmasına şiddetle karşı çıkmıştı. Ona göre bu, Arap dünyasını yabancılaştıracak, enerji kaynaklarını tehlikeye atacak ve ABD’yi uzun süreli bir askeri çatışmanın içine çekecekti. General Bradley ise “saldırganlık görmezden gelinirse davet edilir” demişti. Haklı çıktılar.

Bugün geldiğimiz noktada İsrail, sadece bir işgal gücü değil; uluslararası sistemin dengesini bozan bir düğümdür. Gazze’de yürütülen saldırılar, yalnızca yerel bir çatışma değil; küresel düzenin riyakârlıkla sınandığı bir krizdir.

Uluslararası Mahkemeler Hikaye Oldu

1945’te Nürnberg’de, Nazi liderleri yargılandığında dünya, “bir daha asla” demişti. Uluslararası hukuk, bireylerin bile suçlardan sorumlu tutulabileceğini ilan etmişti. Bugün bu sözlerin içi boşaltıldı. Ne Gazze’de binlerce çocuğun ölümü, ne savaş suçları, ne de 2024’te Lahey’den çıkan karar… Hiçbiri anlamlı değilse, o zaman hukuk bir anma töreninden ibarettir.

Holokost iddiasından sağ kurtulanlara Almanya, 90 milyar dolardan fazla tazminat ödedi. Güney Afrika’da apartheid sonrası Hakikat Komisyonları kuruldu. Peki Gazze’nin bugünün değil dününün hesabı soruldu mu? Deir Yasin’in, Sabra ve Şatilla’nın hesabı kimden sorulacak? Kimin yüzüne bakarak bu utanç kapanacak?

Filistin Adaletle, Dünya İtibarla Sınanıyor

Filistin’e yapılan zulmün tazmini birkaç siyasi deklarasyonla, ya da “iki devletli çözüm” masallarıyla giderilemez. Cehennemi yaşamış bir halka, cellatlarıyla aynı çatı altında yaşamayı teklif etmek, akıl ve vicdan dışıdır. Gerçek barış, toprağın, kimliğin ve onurun iade edilmesidir.

Bugün Filistin, sadece İsrail’in değil, dünyanın ahlak testidir.