Übü'nün Mağarası yahut Macbeth'in Manayı Hatırlaması
Göğsümde öyle bir yürek
çarpmasın da, Bütün bedenim kirlere, çamurlara batsın! Macbeth
Absürdün kendisini kurumlaştırıp
normalleştirdiği patafizik çağın insanları olarak übüleşme fenomeni ile malul
zamanların insanlarıyız. Modern hayat kurduğu cahil şehirlerde tüm değerleri
yapı söküme uğratarak Kral Übü’nün karnındaki kocaman anafor gibi her şeyi
yedi, yuttu, tüketti. Hakikatle aramızdaki mesafe kapanmayacak kadar açıldı.
Medeniyet kavramı da bu yolda gerçekliğin grotesk yorumları içinde yitirdi.
Saçlarını savurarak bir başkanı karşılayan doğuluların hali vaziyetin gerçek
bir karikatürü değil miydi? Kiçleştirilmiş bir evrende patafizik bir ortamda
hakikat sanrıları gören deliler gibiyiz. Çok kez başımızı
belaya sokacak işler yapmamız için şeytan doğru bilgiler verip önemsiz şeylerle
bizi elde eder. Sonra da en önemli yerde bize ihanet eder. Macbeth. Geleneğin
hatırlattıkları ile kurgulu gerçekliğin sopaları arasında ayartılıyoruz. Bize
kurgulu gerçekliğin ötesine ulaştıracak şey nedir? Değerlerin değersizleştiği
ve her şeyin anlamsızlaştığı yerde anlam anlamını nerede bulacak?
Hırs
insanın kendiliğiyle arasına mesafe koyarken muhterisçe kokuşmasının
kavramıdır. Kabalık, katılık, cahil, doyumsuz hal güç arzusunun tükenmez neo
cahiliyeyi insanlığa dayattı: Ama kişiliğinden
korkuyorum. En kestirme yolu tutamayacak kadar insanlık sütüyle beslenmişsin.
Yükselmek istiyorsun, içinde tutku yok değil; ama onunla birlikte bulunması
gereken kötülük eksik. Gönlünün çektiği yüksekliğe günah işlemeden erişmek
istiyorsun; sahtekarlık yapmak istemiyorsun ama hakkın olmayan yere de sahip
olmak istiyorsun. Macbeth. Ne yazık ki gelenek donu giymiş nice
mankurt da bu übüleşme sarmalıyla insanlığın tepesinde değirmen taşları
döndürdü. Firavunlaşma olarak geçmişte ifade edilen bu durum Alfred Jarry ile
Übüleşmeyi gündeme getirdi. İnsan kendi elleriyle kendi fason üretimini yaparak
kendisini bir simülasyona sokarak kendine oyunlar oynamaya devam ediyor.
Sallanan parmaklar, haykırışlar ve esas duruş çağrıları post modern denilen
çağda hakikatin hükmünü yitirdiği post truth! Halde bizi kendimizin gölgesi
kılmaya devam ediyor. Herkes için sınav göbeğindeki anaforda her şeyi tüketen o
imgeye karşı bir yerde toplaşıp yeni bir medeniyet hayali mi yoksa übüleşerek
modaya uyup bende niye değer yiyen göbek yok diyerek ah var etme sarkacı değil
mi? Geleneğin kavramlarının içine girerek onları yapı sökümle hiper bir
gerçekliğin için tükenmek ve tüketmek ya da tükenmemek ya da tüketmemek işte
bütün mesele bu!
İnsanlık
yeniden mağaradan çıkma mesuliyeti ile karşı karşıya. Patafizik absürt modern
uygarlık mağarasının übüleştirdiği toplumlar yeniden hatırlamak ve eylemek
üzere bir basübadel mevt şafağına ulaşmak durumda değil midir? İnsanlık
yaşadığı bu simülatif modern simülasyondan çıkabilecek mi yoksa Bartelbyleşen
kitleler anlaşılmayarak yokluğa mı gidecekler. Özgürlük, demokrasi ve eşitlik
diyerek gelen aç gözlü, vahşi ve gözü doymaz bir zihniyet Bosna’da, Hocalı’da,
Kıbrıs’ta ve dünyanın çok yerinde Pinochet gibi kuklalarıyla insanlığa übüleşme
yolunu açtılar. Übüleşmenin en feci yanı sözde idealleri ve umutları
seslendirip acılara karşı durur gözükürken içine sızdığı her şeyi kendi çıkar
bayalığı ve yozlaşısı için araç kılmasıdır. İktidar olarak gücü ele geçirme
yolunda Kral Übü ve übüleşme modern zaman ilkelliğimiz olarak hayatımıza akmaya
devam ediyor. Çirkinleşme,
açgözlülük ve yozlaşması bir muhalefet diliyle gelenin kendisinin bunu
araç kılarak güce ulaşınca eleştirdiği ile aynileşmesi hali modern zamanlarda
çokça yaşanan bir kısır döngü değil midir? İstediklerimize eriştiğimizde gönül rahatlığıyla bir
sevinç duyamıyorsak hiçbir şey kazanılmamış, her şey yitirilmiş demektir. Yıkıp
yok ederek yaşamaya çalışmaktansa yok ettiğimiz şey olmak daha rahat olurdu.
Mabceth. İnsanlara
altın ve ekmek dağıtarak onları tüketime mahkûm eden Übü onlara koyduğu
vergilerle bağımlı kıldıklarına hesabı da çıkaran bir düzeni temsil eder.
Burada manalar tüketilmiştir. Utanmazlık ve çıkarcılık artık kıtalar
aşmaktadır. İnsan artık üretim bandından çıkan bir seri üretim nesnesi
olmuştur. Gerçekliğini kaybeden insan sanrılar arasında yolunu bulmaya çalışıyor.
Farabî’nin cahil şehirlerde işaret ettiği kavramlar Kral Übülerin icat ettiği
dünyanın şehirleri olarak hayatımıza çarpmaya devam ediyor. Patafizik bir anlamda gerçeğin yapı
bozumuna uğratılıp, absürdün alanında yeniden kurulmasını kuramlaştırmayı
amaçlayan düşsel çözümlerin bilimidir. İnsanlığın modern
gerçekliği karikatürize ederek yeni bir anlam çerçevesi ile mağaradan çıkması
mümkün olacak mıdır, yaman çelişkiler fasit dairesi kırılacak mıdır bu
insanlığın gelecek döneminde Mars’a gitmekten daha öncelikli sınavı olarak
durmaktadır.
Shakespeare, Macbet oyununda sahte sözlerle kandırılarak
tahtı yanlış bir tercihle layık olmayan evladına veren kralın dramıdır. Sahte
sözler, yalan ve riya insanlığın bitmeyen salgını olarak Kral Übüler üretmeye
devam ediyor. İktidar ve vicdan sarkacında dünyalılar tarihte yaşamaya
çalışıyorlar:Emrindekiler, yalnız emirle yapıyor her şeyi, Sevgiyle değil. Krallığı
bol geliyor sırtına Bir cücenin bir devden çaldığı kaftan gibi. Macbeth…
Hak İçin
Olsun
Vesselam