202411 - Vakıf Katılım - Finansal Çözümler (160x600 Sol)
202411 - Vakıf Katılım - Finansal Çözümler (160x600 Sağ)

21 Ekim 2024

​Tarihsel Hoşgörüye Karşı Vefasızlık: Müslümanların Merhameti ve İsrail'in İşgalleri

Yahudi halkıtarih boyunca birçok farklı coğrafyada zulüm, sürgün ve katliamlarla karşı karşıya kalmış, özellikle Batı dünyasında büyük acılar yaşamıştır. Avrupa’da Hristiyan egemenliğinde Yahudilere uygulanan baskılar, onları yerinden eden büyük sürgünler ve katliamlar, Yahudi tarihinin trajik sayfalarını oluşturur. Bununla birlikteYahudiler için kurtuluş kapıları Müslüman coğrafyasında aralanmıştır. Müslüman devletlerYahudilere hoşgörüyle yaklaşmış, onları zımmi statüsünde kabul ederek dinlerini ve kültürel varlıklarını koruma altına almışlardır. Endülüs’ten Osmanlı’ya, Müslümanlar Yahudilere barış, güvenlik ve refah sunmuş, onlara kendi topraklarında huzur içinde bir yaşam inşa etmeleri için imkân sağlamışlardır.

Ancak bu tarihsel dostluk ve hoşgörüson yüzyılda İsrail’in Müslüman topraklarındaki işgalleriyle büyük bir darbe almıştır. İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte Filistin topraklarında başlayan işgal politikalarıMüslüman coğrafyasında derin yaralar açmış, Müslümanlar üzerinde süregelen bir zulüm ve baskı döngüsüne dönüşmüştür. Yahudi halkının Müslümanlardan gördüğü hoşgörü ve korumanın tam tersineİsrail’in 100 yıldır Filistin’de uyguladığı işgaller ve katliamlar, tarihsel bir vefasızlık örneği olarak ortaya çıkmıştır. Bu makaleYahudilerin Müslüman coğrafyasında gördüğü iyilik ve hoşgörüyü ele alarak, günümüzde İsrail’in Müslümanlara karşı yürüttüğü işgal politikalarını tarihsel bir perspektifle değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Babil Sürgünleri 

Babil SürgünleriYahudi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. M.Ö. 587 yılında Babil Kralı NabukadnezarYehuda Krallığı’nı yıkarak Yahudileri toplu halde Babil’e sürgüne göndermiştir. Bu sürgünYahudi halkının tarihindeki en büyük travmalardan biri olarak kabul edilir. Daha sonra Pers Kralı Büyük Kiros’un M.Ö. 539’da Babil’i fethetmesiyle Yahudiler serbest bırakılmış, Kudüs’e geri dönmelerine ve İkinci Tapınak’ı inşa etmelerine izin verilmiştir. Kiros, Yahudi tarihindeki en önemli figürlerden biri olarak görülmüş ve Yahudi kutsal metinlerinde Mesih olarak anılmıştır. Babil SürgünüYahudi halkının dini ve kültürel birliğini pekiştiren, onları dünya üzerindeki dağılışlarında bile bir millet olarak ayakta tutan bir dönem olmuştur.

Bizans ve Roma Dönemi Yahudi Katliamları

556 Sezariye İsyanı

Bizans İmparatorluğu döneminde, Yahudilere karşı yapılan zulümlerden biri556 yılında Sezariye şehrinde yaşanmıştır. Bu dönemde Yahudiler, şehirdeki tüm Hristiyanları öldürerek büyük bir isyan başlatmışlardır. Bizans ordusu, bu ayaklanmayı çok sert bir şekilde bastırmış, 120.000 Yahudi katledilmiş ve sağ kalanlar sürgüne gönderilmiştir. İsyanın ardından, Yahudi nüfusu neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Bu süreç, Yahudilerin bölgede karşılaştığı şiddetli baskının bir örneğidir ve Roma İmparatorluğu'nun Yahudi topluluklarına karşı uyguladığı sert politikaların bir yansımasıdır.

Bar Kokhba İsyanı ve Yahudi Katliamı

135 yılında Roma İmparatorluğu’na karşı Bar Kokhba liderliğinde gerçekleşen Yahudi isyanıYahudi tarihinin en kanlı olaylarından biridir. İsyan sırasında Roma birlikleri büyük bir orduyla Kudüs'ü kuşatmış, dört yıl süren çatışmalar sonucunda 580.000 Yahudi öldürülmüş, hayatta kalanlar ise sürgün edilmiştir. Bu dönemde Yahudilerin Kudüs'e girmesi yasaklanmış ve bölge tamamen tahrip edilmiştir. Yahudiler için bu isyanbir milletin kimlik mücadelesinin trajik bir sonucu olarak hafızalara kazınmıştır.

Avrupa’da Yahudi Düşmanlığı: Ortaçağ'dan Haçlı Seferlerine

Haçlı Seferleri ve Rhineland Katliamları

Avrupa’da Yahudilere yönelik düşmanlıközellikle Orta Çağ’da zirveye ulaşmıştır. 1096 yılında başlayan Birinci Haçlı Seferiyalnızca Müslümanlara değilaynı zamanda Avrupa topraklarındaki Yahudilere karşı da büyük katliamlara yol açmıştır. Haçlılar, Almanya ve Fransa’da birçok Yahudi topluluğuna saldırarak onları katletmiş, bu olaylar "Rhineland Katliamları" olarak anılmıştır. Yahudileryalnızca savaşta değilAvrupa’nın her yerinde antisemitik hareketlerin hedefi olmuşlardır.

Kara Ölüm ve Yahudi Katliamları

14. yüzyılda Avrupa’yı vuran Kara Ölüm veba salgını, Yahudilere yönelik bir başka büyük nefret dalgasını tetiklemiştir. Yahudilervebanın sorumlusu olarak gösterilmiş ve birçok Avrupa ülkesinde kuyuları zehirledikleri iddiasıyla katledilmişlerdir. Bu dönemde Almanya, Fransa ve İspanya başta olmak üzere birçok ülkede Yahudi toplulukları yok olma noktasına gelmiştir.

Rusya ve Polonya'da Yahudilere Yönelik Baskılar ve Katliamlar

Rusya ve Polonya’da Yahudiler, tarih boyunca büyük acılar yaşamışlardır. Çarlık Rusyası’nda Yahudi Karşıtlığı 17. yüzyıldan itibaren artarak devam etmiştir. 1791 yılında İmparatoriçe Büyük Katerina tarafından Yahudilerin "Sınırlandırılmış Yerleşim Bölgesi" adı verilen bir alanda yaşaması zorunlu kılınmış, Yahudilerin Rusya'nın büyük kısmına girmesi yasaklanmıştır. Ayrıca, Yahudilere çeşitli meslek yasakları ve ağır vergiler getirilmiş, zorunlu askerlik hizmetiyle genç Yahudi erkekler Rus ordusunda zor koşullarda hizmet etmeye zorlanmıştır. Yahudilere karşı yapılan baskılar, 1881 yılında Çar II. Alexander’ın suikastı sonrasında daha da artmış, büyük katliamlar başlamıştır. Odessa’da başlayan Yahudi karşıtı hareket, kısa sürede tüm ülkeye yayılmış ve yüz binlerce Yahudi katledilmiştir. Bu dönem, Yahudi tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak anılırken, Yahudi toplumu büyük göçler yaşamış ve bu trajediler, Siyonizm hareketinin doğmasına zemin hazırlamıştır.

Polonya’da Yahudilere Yönelik Baskılar ise özellikle 17. yüzyıldaki Kazak İsyanı ile zirveye ulaşmıştır. Polonya-Litvanya Topluluğu’ndaYahudiler ekonomik sömürü düzeninin aracıları olarak görülmüş ve bu nedenle 1648-1657 yılları arasında çıkan isyanlar sırasında Yahudiler hedef alınmıştır. Yahudi kaynaklarına göre, Kazaklar ve Slav köylüleri tarafından gerçekleştirilen bu ayaklanmalarda 100.000’den fazla Yahudi katledilmiş, bölgedeki Yahudi nüfusu neredeyse tamamen yok edilmiştir. Yahudiler bu dönemde yarı otonom bir yönetim altında yaşasalar dayaşadıkları baskılar ve katliamlar Yahudi tarihinde derin bir iz bırakmıştır. Bu trajik olaylar, Yahudi halkının Polonya’dan Batı Avrupa’ya ve Amerika’ya doğru büyük göç hareketlerine neden olmuştur

Amerika Kıtasında Yahudilerin Durumu

Amerika Kıtasında Yahudilerin Durumu ise16. yüzyılda yeni keşfedilen bu kıtaya göç etmeleriyle başlamıştır. Yahudilertarihin en eski tüccarlarından biri olarakAmerika'nın sunduğu ekonomik fırsatları değerlendiren ilk topluluklar arasındaydılar. Özellikle Brezilya’da Yahudiler, köle ticareti, şeker kamışı üretimi ve değerli taş ticareti ile ekonomik hayata hâkim olmuşlardır. Ancak1654 yılında Yahudiler Brezilya’dan sürgün edilmiş ve buradan Jamaika ve Barbados gibi adalara göç ederek şeker sanayisini yeniden kurmuşlardır. Amerika kıtasında Yahudiler, Avrupa’daki baskılardan kaçmak için yeni bir yaşam alanı aramış, fakat bulundukları her coğrafyada çeşitli zorluklarla karşılaşmışlardır.

İspanya’da ve Almanya ile Fransa’da Yahudilere Yönelik Baskılar

İspanya'da Yahudilerin Durumu, özellikle 14. ve 15. yüzyıllarda büyük baskılara sahne olmuştur. 1391 yılında başlayan Yahudi karşıtı ayaklanmalarSevilla'da patlak vermiş ve kısa sürede tüm İspanya'ya yayılmıştır. Bu katliamlar sonucunda 50.000 civarında Yahudi öldürülmüş, birçoğu canlarını kurtarmak için zorla Hristiyanlığa geçmek zorunda kalmıştır. Ancak vaftiz edilen Yahudiler, "marano" olarak aşağılanmaya devam etmiş ve gizli bir tehdit olarak görülmüşlerdir. 1478 yılında kurulan Engizisyon Mahkemesigizli Yahudileri tespit edip yakmak amacıyla faaliyet göstermiş ve Yahudilerin toplumsal hayatı daha da zorlaştırılmıştır. Nihayet 1492 yılında İspanya Kralı, Yahudilerin ya Hristiyan olmalarını ya da ülkeden ayrılmalarını öngören meşhur ihraç fermanını imzalamıştır. Bu olayla birlikte 200.000 civarında Yahudi İspanya’yı terk etmiş, büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu'na sığınmıştır. İspanya’dan ayrılmak zorunda kalan Yahudiler, tarihlerinin en büyük sürgünlerinden birini yaşamışlardır.

Almanya ve Fransa’da Yahudi Düşmanlığı, özellikle Orta Çağ'da büyük bir yaygınlık kazanmıştır. Birinci Haçlı Seferi öncesinde Almanya ve Fransa’da Yahudi karşıtı saldırılar başlamış, bu dönemde antisemitizm dalgası güçlenmiştir. Rhineland Katliamları olarak bilinen olaylarda, Haçlı Seferi'ne katılan ordular ve yerel halk, Yahudi topluluklarına saldırarak onları katletmişlerdir. Yahudilere yönelik bu düşmanlık, yalnızca Haçlı Seferleri ile sınırlı kalmamış, Kara Ölüm adıyla bilinen 1347-1353 yıllarındaki veba salgını sırasında da Yahudiler haksız yere suçlanmışlardır. Yahudilerin, kuyuları zehirleyerek vebayı yaydığına dair söylentiler Almanya, Fransa ve İspanya’da yeni Yahudi katliamlarına yol açmıştır. Bu olaylar, Avrupa’daki Yahudi düşmanlığının köklü ve derin bir geçmişi olduğunu göstermekte, Yahudi topluluklarının Batı dünyasında sürekli olarak baskı ve zulüm altında yaşadığını kanıtlamaktadır.

İslam Dünyasında Yahudilerin Altın Çağı

Müslüman İspanya ve Yahudilerin Yükselişi

Yahudilerin Avrupa’da karşılaştığı zulümden farklı olarak, İslam dünyasında Yahudiler huzur içinde yaşamışlardır. Müslümanların İspanya’yı fethi sonrası YahudilerEndülüs’te altın çağlarını yaşamışlardır. Cordoba, Granada, Toledo ve Sevilla gibi şehirlerde Yahudiler, felsefe, matematik, astronomi ve edebiyat gibi birçok alanda öne çıkmışlardır. Emevi dönemi (756-1031), Yahudilerin zengin bir kültürel ve entelektüel yaşam sürdüğü bir dönem olmuştur. Müslüman yönetimler, Yahudilere zımmi statüsünü vermiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudilerin Kurtuluşu

1492 yılında İspanya’dan kovulan YahudilerOsmanlı İmparatorluğu’na sığınmışlardır. Osmanlı DevletiYahudilere kapılarını açmış ve onları özellikle Selanik, İstanbul ve İzmir gibi şehirlerde yerleştirmiştir. OsmanlıYahudilere geniş özgürlükler tanımış, ticaret, eğitim ve kültürel alanda gelişmelerine imkân sağlamıştır. Selanik, 16. yüzyılın sonlarına doğru dünyadaki en büyük Yahudi nüfusa sahip şehirlerden biri haline gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun bu hoşgörülü tutumuYahudilerin uzun yıllar huzur içinde yaşamasına olanak tanımıştır.

İsrail’in Müslüman Coğrafyasında Yaptığı İşgaller ve Yahudilerin Vefasızlığı 

Tarih boyunca Yahudilerin yaşadıkları sürgünler, katliamlar ve baskılarAvrupa’da ve Roma-Bizans egemenliğinde sıkça karşılaşılan olaylar olmuştur. AncakMüslüman dünyası Yahudilere karşı daima farklı bir yaklaşım sergilemiştir. Tarih boyunca YahudilerMüslüman dünyasında barış, hoşgörü ve güvenlik içinde yaşamışlardır. Müslüman devletlerYahudilere zulmetmek yerine onlara sığınak olmuş, dinlerini ve kültürlerini korumalarına olanak tanımıştır. İslam’ın zımmi statüsü sayesinde YahudilerMüslüman toplumlarda ticari ve entelektüel alanlarda gelişme fırsatları bulmuş, İslam medeniyetinin hoşgörüsüyle güvenlik içinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Endülüs'ten Osmanlı'ya, Müslüman devletler Yahudi halkına kucak açmış, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yahudiler, İspanya’daki Engizisyon zulmünden kaçarak Osmanlı topraklarına sığınmış ve burada huzur içinde yaşamışlardır.

Ancak son yüzyılda, bu tarihsel bağın derinliği İsrail’in Müslüman coğrafyasında uyguladığı işgaller ve şiddet nedeniyle büyük bir sarsıntı yaşamıştır. İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte Filistin topraklarında başlayan işgal ve genişleme politikasıMüslümanlara yönelik ciddi bir tehdit haline gelmiştir. 1948'den bu yana İsrail, yalnızca Filistin topraklarını değil, aynı zamanda Kudüs ve çevresi gibi İslam dünyası için kutsal kabul edilen bölgeleri de işgal etmiş, Müslüman halkları yerlerinden etmiştir. Bu işgallermilyonlarca Filistinli Müslümanın sürgün edilmesine, evlerinin yıkılmasına ve nesiller boyu süren zulme maruz kalmalarına neden olmuştur.

İsrail’in son yüzyılda gerçekleştirdiği eylemlertarih boyunca Müslümanlardan gördükleri iyilik ve hoşgörünün tam tersine bir tutum sergilemiştir. Müslümanların, Yahudilere sunduğu güvenlik ve korumanın karşılığındaİsrail’in Filistin topraklarında yürüttüğü işgal politikası ve 100 yıldır süren Müslümanlara yönelik katliamlartarihe derin bir vefasızlık örneği olarak geçmiştir. Müslümanlar tarihin hiçbir döneminde Yahudilere karşı bu denli bir zulüm politikası gütmemişlerdir; aksine Yahudi halkına hoşgörü ve adalet içinde davranmışlardır. Ancak günümüzde, İsrail’in Müslüman topraklarını işgal etmesi, insan haklarını ihlal etmesi ve bölgede barışa yönelik tehdit oluşturmasıbu tarihsel dostluğun sarsılmasına neden olmuştur.

İsrail’in yaptığı bu işgalleryalnızca toprak ve egemenlik sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık dramıdır. Müslümanlar tarih boyunca Yahudilere saygı ve hoşgörüyle yaklaşırkenFilistin’de yaşanan bu çatışmalar ve Müslümanların topraklarının zorla alınmasıbu tarihsel bağın zedelenmesine yol açmıştır. Yahudi halkının tarihsel olarak Müslümanlardan gördüğü iyilik ve güvenlikbugün İsrail’in Müslümanlara karşı yürüttüğü işgal politikalarıyla çelişmektedir. Bu durumtarihsel bir vefasızlık olarak yorumlanabilir ve Müslümanların barışçıl bir çözüm arayışına rağmenbu zulmün devam etmesi, Filistin halkı için büyük bir acı kaynağı olmuştur.