Tarihsel Hoşgörüye Karşı Vefasızlık: Müslümanların Merhameti ve İsrail'in İşgalleri
Yahudi halkıtarih boyunca birçok farklı coğrafyada zulüm, sürgün ve
katliamlarla karşı karşıya kalmış, özellikle Batı dünyasında büyük acılar
yaşamıştır. Avrupa’da Hristiyan egemenliğinde Yahudilere uygulanan baskılar,
onları yerinden eden büyük sürgünler ve katliamlar, Yahudi tarihinin trajik
sayfalarını oluşturur. Bununla birlikteYahudiler için kurtuluş kapıları
Müslüman coğrafyasında aralanmıştır. Müslüman devletlerYahudilere hoşgörüyle
yaklaşmış, onları zımmi statüsünde kabul ederek dinlerini ve kültürel
varlıklarını koruma altına almışlardır. Endülüs’ten Osmanlı’ya, Müslümanlar
Yahudilere barış, güvenlik ve refah sunmuş, onlara kendi topraklarında huzur
içinde bir yaşam inşa etmeleri için imkân sağlamışlardır.
Ancak bu tarihsel dostluk ve hoşgörüson yüzyılda İsrail’in Müslüman
topraklarındaki işgalleriyle büyük bir darbe almıştır. İsrail Devleti'nin
kurulmasıyla birlikte Filistin topraklarında başlayan işgal politikalarıMüslüman
coğrafyasında derin yaralar açmış, Müslümanlar üzerinde süregelen bir zulüm ve
baskı döngüsüne dönüşmüştür. Yahudi halkının Müslümanlardan gördüğü hoşgörü ve
korumanın tam tersineİsrail’in 100 yıldır Filistin’de uyguladığı işgaller ve
katliamlar, tarihsel bir vefasızlık örneği olarak ortaya çıkmıştır. Bu
makaleYahudilerin Müslüman coğrafyasında gördüğü iyilik ve hoşgörüyü ele
alarak, günümüzde İsrail’in Müslümanlara karşı yürüttüğü işgal politikalarını
tarihsel bir perspektifle değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Babil Sürgünleri
Babil SürgünleriYahudi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir.
M.Ö. 587 yılında Babil Kralı NabukadnezarYehuda Krallığı’nı yıkarak Yahudileri
toplu halde Babil’e sürgüne göndermiştir. Bu sürgünYahudi halkının tarihindeki
en büyük travmalardan biri olarak kabul edilir. Daha sonra Pers Kralı Büyük
Kiros’un M.Ö. 539’da Babil’i fethetmesiyle Yahudiler serbest bırakılmış,
Kudüs’e geri dönmelerine ve İkinci Tapınak’ı inşa etmelerine izin verilmiştir.
Kiros, Yahudi tarihindeki en önemli figürlerden biri olarak görülmüş ve Yahudi
kutsal metinlerinde Mesih olarak anılmıştır. Babil SürgünüYahudi halkının dini
ve kültürel birliğini pekiştiren, onları dünya üzerindeki dağılışlarında bile
bir millet olarak ayakta tutan bir dönem olmuştur.
Bizans ve Roma Dönemi Yahudi Katliamları
556 Sezariye İsyanı
Bizans İmparatorluğu döneminde, Yahudilere karşı yapılan zulümlerden
biri556 yılında Sezariye şehrinde yaşanmıştır. Bu dönemde Yahudiler, şehirdeki
tüm Hristiyanları öldürerek büyük bir isyan başlatmışlardır. Bizans ordusu, bu
ayaklanmayı çok sert bir şekilde bastırmış, 120.000 Yahudi katledilmiş ve sağ
kalanlar sürgüne gönderilmiştir. İsyanın ardından, Yahudi nüfusu neredeyse
tamamen ortadan kalkmıştır. Bu süreç, Yahudilerin bölgede karşılaştığı şiddetli
baskının bir örneğidir ve Roma İmparatorluğu'nun Yahudi topluluklarına karşı
uyguladığı sert politikaların bir yansımasıdır.
Bar Kokhba İsyanı ve Yahudi Katliamı
135 yılında Roma İmparatorluğu’na karşı Bar Kokhba liderliğinde gerçekleşen
Yahudi isyanıYahudi tarihinin en kanlı olaylarından biridir. İsyan sırasında
Roma birlikleri büyük bir orduyla Kudüs'ü kuşatmış, dört yıl süren çatışmalar
sonucunda 580.000 Yahudi öldürülmüş, hayatta kalanlar ise sürgün edilmiştir. Bu
dönemde Yahudilerin Kudüs'e girmesi yasaklanmış ve bölge tamamen tahrip
edilmiştir. Yahudiler için bu isyanbir milletin kimlik mücadelesinin trajik bir
sonucu olarak hafızalara kazınmıştır.
Avrupa’da Yahudi Düşmanlığı: Ortaçağ'dan Haçlı Seferlerine
Haçlı Seferleri ve Rhineland Katliamları
Avrupa’da Yahudilere yönelik düşmanlıközellikle Orta Çağ’da zirveye
ulaşmıştır. 1096 yılında başlayan Birinci Haçlı Seferiyalnızca Müslümanlara
değilaynı zamanda Avrupa topraklarındaki Yahudilere karşı da büyük katliamlara
yol açmıştır. Haçlılar, Almanya ve Fransa’da birçok Yahudi topluluğuna
saldırarak onları katletmiş, bu olaylar "Rhineland Katliamları"
olarak anılmıştır. Yahudileryalnızca savaşta değilAvrupa’nın her yerinde
antisemitik hareketlerin hedefi olmuşlardır.
Kara Ölüm ve Yahudi Katliamları
14. yüzyılda Avrupa’yı vuran Kara Ölüm veba salgını, Yahudilere yönelik bir
başka büyük nefret dalgasını tetiklemiştir. Yahudilervebanın sorumlusu olarak
gösterilmiş ve birçok Avrupa ülkesinde kuyuları zehirledikleri iddiasıyla
katledilmişlerdir. Bu dönemde Almanya, Fransa ve İspanya başta olmak üzere
birçok ülkede Yahudi toplulukları yok olma noktasına gelmiştir.
Rusya ve Polonya'da Yahudilere Yönelik Baskılar ve Katliamlar
Rusya ve Polonya’da Yahudiler, tarih boyunca büyük acılar yaşamışlardır.
Çarlık Rusyası’nda Yahudi Karşıtlığı 17. yüzyıldan itibaren artarak devam
etmiştir. 1791 yılında İmparatoriçe Büyük Katerina tarafından Yahudilerin
"Sınırlandırılmış Yerleşim Bölgesi" adı verilen bir alanda yaşaması
zorunlu kılınmış, Yahudilerin Rusya'nın büyük kısmına girmesi yasaklanmıştır.
Ayrıca, Yahudilere çeşitli meslek yasakları ve ağır vergiler getirilmiş,
zorunlu askerlik hizmetiyle genç Yahudi erkekler Rus ordusunda zor koşullarda
hizmet etmeye zorlanmıştır. Yahudilere karşı yapılan baskılar, 1881 yılında Çar
II. Alexander’ın suikastı sonrasında daha da artmış, büyük katliamlar
başlamıştır. Odessa’da başlayan Yahudi karşıtı hareket, kısa sürede tüm ülkeye
yayılmış ve yüz binlerce Yahudi katledilmiştir. Bu dönem, Yahudi tarihinin en
karanlık dönemlerinden biri olarak anılırken, Yahudi toplumu büyük göçler
yaşamış ve bu trajediler, Siyonizm hareketinin doğmasına zemin hazırlamıştır.
Polonya’da Yahudilere Yönelik Baskılar ise özellikle 17. yüzyıldaki Kazak İsyanı ile
zirveye ulaşmıştır. Polonya-Litvanya Topluluğu’ndaYahudiler ekonomik sömürü
düzeninin aracıları olarak görülmüş ve bu nedenle 1648-1657 yılları arasında
çıkan isyanlar sırasında Yahudiler hedef alınmıştır. Yahudi kaynaklarına göre,
Kazaklar ve Slav köylüleri tarafından gerçekleştirilen bu ayaklanmalarda
100.000’den fazla Yahudi katledilmiş, bölgedeki Yahudi nüfusu neredeyse tamamen
yok edilmiştir. Yahudiler bu dönemde yarı otonom bir yönetim altında yaşasalar
dayaşadıkları baskılar ve katliamlar Yahudi tarihinde derin bir iz bırakmıştır.
Bu trajik olaylar, Yahudi halkının Polonya’dan Batı Avrupa’ya ve Amerika’ya
doğru büyük göç hareketlerine neden olmuştur
Amerika Kıtasında Yahudilerin Durumu
Amerika Kıtasında Yahudilerin Durumu ise16. yüzyılda yeni keşfedilen bu
kıtaya göç etmeleriyle başlamıştır. Yahudilertarihin en eski tüccarlarından
biri olarakAmerika'nın sunduğu ekonomik fırsatları değerlendiren ilk
topluluklar arasındaydılar. Özellikle Brezilya’da Yahudiler, köle ticareti, şeker
kamışı üretimi ve değerli taş ticareti ile ekonomik hayata hâkim olmuşlardır.
Ancak1654 yılında Yahudiler Brezilya’dan sürgün edilmiş ve buradan Jamaika ve
Barbados gibi adalara göç ederek şeker sanayisini yeniden kurmuşlardır. Amerika
kıtasında Yahudiler, Avrupa’daki baskılardan kaçmak için yeni bir yaşam alanı
aramış, fakat bulundukları her coğrafyada çeşitli zorluklarla
karşılaşmışlardır.
İspanya’da ve Almanya ile Fransa’da Yahudilere Yönelik Baskılar
İspanya'da Yahudilerin Durumu, özellikle 14. ve 15. yüzyıllarda büyük
baskılara sahne olmuştur. 1391 yılında başlayan Yahudi karşıtı
ayaklanmalarSevilla'da patlak vermiş ve kısa sürede tüm İspanya'ya yayılmıştır.
Bu katliamlar sonucunda 50.000 civarında Yahudi öldürülmüş, birçoğu canlarını
kurtarmak için zorla Hristiyanlığa geçmek zorunda kalmıştır. Ancak vaftiz
edilen Yahudiler, "marano" olarak aşağılanmaya devam etmiş ve gizli
bir tehdit olarak görülmüşlerdir. 1478 yılında kurulan Engizisyon
Mahkemesigizli Yahudileri tespit edip yakmak amacıyla faaliyet göstermiş ve
Yahudilerin toplumsal hayatı daha da zorlaştırılmıştır. Nihayet 1492 yılında
İspanya Kralı, Yahudilerin ya Hristiyan olmalarını ya da ülkeden ayrılmalarını
öngören meşhur ihraç fermanını imzalamıştır. Bu olayla birlikte 200.000
civarında Yahudi İspanya’yı terk etmiş, büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu'na
sığınmıştır. İspanya’dan ayrılmak zorunda kalan Yahudiler, tarihlerinin en
büyük sürgünlerinden birini yaşamışlardır.
Almanya ve Fransa’da Yahudi Düşmanlığı, özellikle Orta Çağ'da büyük bir yaygınlık
kazanmıştır. Birinci Haçlı Seferi öncesinde Almanya ve Fransa’da Yahudi karşıtı
saldırılar başlamış, bu dönemde antisemitizm dalgası güçlenmiştir. Rhineland
Katliamları olarak bilinen olaylarda, Haçlı Seferi'ne katılan ordular ve yerel
halk, Yahudi topluluklarına saldırarak onları katletmişlerdir. Yahudilere
yönelik bu düşmanlık, yalnızca Haçlı Seferleri ile sınırlı kalmamış, Kara Ölüm
adıyla bilinen 1347-1353 yıllarındaki veba salgını sırasında da Yahudiler haksız
yere suçlanmışlardır. Yahudilerin, kuyuları zehirleyerek vebayı yaydığına dair
söylentiler Almanya, Fransa ve İspanya’da yeni Yahudi katliamlarına yol
açmıştır. Bu olaylar, Avrupa’daki Yahudi düşmanlığının köklü ve derin bir
geçmişi olduğunu göstermekte, Yahudi topluluklarının Batı dünyasında sürekli
olarak baskı ve zulüm altında yaşadığını kanıtlamaktadır.
İslam Dünyasında Yahudilerin
Altın Çağı
Müslüman İspanya ve Yahudilerin Yükselişi
Yahudilerin Avrupa’da karşılaştığı zulümden farklı olarak, İslam dünyasında
Yahudiler huzur içinde yaşamışlardır. Müslümanların İspanya’yı fethi sonrası
YahudilerEndülüs’te altın çağlarını yaşamışlardır. Cordoba, Granada, Toledo ve
Sevilla gibi şehirlerde Yahudiler, felsefe, matematik, astronomi ve edebiyat
gibi birçok alanda öne çıkmışlardır. Emevi dönemi (756-1031), Yahudilerin
zengin bir kültürel ve entelektüel yaşam sürdüğü bir dönem olmuştur. Müslüman
yönetimler, Yahudilere zımmi statüsünü vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudilerin Kurtuluşu
1492 yılında İspanya’dan kovulan YahudilerOsmanlı İmparatorluğu’na
sığınmışlardır. Osmanlı DevletiYahudilere kapılarını açmış ve onları özellikle
Selanik, İstanbul ve İzmir gibi şehirlerde yerleştirmiştir. OsmanlıYahudilere
geniş özgürlükler tanımış, ticaret, eğitim ve kültürel alanda gelişmelerine
imkân sağlamıştır. Selanik, 16. yüzyılın sonlarına doğru dünyadaki en büyük
Yahudi nüfusa sahip şehirlerden biri haline gelmiştir. Osmanlı
İmparatorluğu’nun bu hoşgörülü tutumuYahudilerin uzun yıllar huzur içinde
yaşamasına olanak tanımıştır.
İsrail’in Müslüman Coğrafyasında Yaptığı İşgaller ve Yahudilerin
Vefasızlığı
Tarih boyunca Yahudilerin yaşadıkları sürgünler, katliamlar ve
baskılarAvrupa’da ve Roma-Bizans egemenliğinde sıkça karşılaşılan olaylar
olmuştur. AncakMüslüman dünyası Yahudilere karşı daima farklı bir yaklaşım
sergilemiştir. Tarih boyunca YahudilerMüslüman dünyasında barış, hoşgörü ve
güvenlik içinde yaşamışlardır. Müslüman devletlerYahudilere zulmetmek yerine
onlara sığınak olmuş, dinlerini ve kültürlerini korumalarına olanak tanımıştır.
İslam’ın zımmi statüsü sayesinde YahudilerMüslüman toplumlarda ticari ve
entelektüel alanlarda gelişme fırsatları bulmuş, İslam medeniyetinin
hoşgörüsüyle güvenlik içinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Endülüs'ten Osmanlı'ya,
Müslüman devletler Yahudi halkına kucak açmış, özellikle Osmanlı İmparatorluğu
döneminde Yahudiler, İspanya’daki Engizisyon zulmünden kaçarak Osmanlı
topraklarına sığınmış ve burada huzur içinde yaşamışlardır.
Ancak son yüzyılda, bu tarihsel bağın derinliği İsrail’in Müslüman
coğrafyasında uyguladığı işgaller ve şiddet nedeniyle büyük bir sarsıntı
yaşamıştır. İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte Filistin topraklarında
başlayan işgal ve genişleme politikasıMüslümanlara yönelik ciddi bir tehdit haline
gelmiştir. 1948'den bu yana İsrail, yalnızca Filistin topraklarını değil, aynı
zamanda Kudüs ve çevresi gibi İslam dünyası için kutsal kabul edilen bölgeleri
de işgal etmiş, Müslüman halkları yerlerinden etmiştir. Bu işgallermilyonlarca
Filistinli Müslümanın sürgün edilmesine, evlerinin yıkılmasına ve nesiller boyu
süren zulme maruz kalmalarına neden olmuştur.
İsrail’in son yüzyılda gerçekleştirdiği eylemlertarih boyunca
Müslümanlardan gördükleri iyilik ve hoşgörünün tam tersine bir tutum
sergilemiştir. Müslümanların, Yahudilere sunduğu güvenlik ve korumanın
karşılığındaİsrail’in Filistin topraklarında yürüttüğü işgal politikası ve 100
yıldır süren Müslümanlara yönelik katliamlartarihe derin bir vefasızlık örneği
olarak geçmiştir. Müslümanlar tarihin hiçbir döneminde Yahudilere karşı bu
denli bir zulüm politikası gütmemişlerdir; aksine Yahudi halkına hoşgörü ve
adalet içinde davranmışlardır. Ancak günümüzde, İsrail’in Müslüman topraklarını
işgal etmesi, insan haklarını ihlal etmesi ve bölgede barışa yönelik tehdit
oluşturmasıbu tarihsel dostluğun sarsılmasına neden olmuştur.
İsrail’in yaptığı bu işgalleryalnızca toprak ve egemenlik sorunu değil,
aynı zamanda bir insanlık dramıdır. Müslümanlar tarih boyunca Yahudilere saygı
ve hoşgörüyle yaklaşırkenFilistin’de yaşanan bu çatışmalar ve Müslümanların
topraklarının zorla alınmasıbu tarihsel bağın zedelenmesine yol açmıştır.
Yahudi halkının tarihsel olarak Müslümanlardan gördüğü iyilik ve güvenlikbugün
İsrail’in Müslümanlara karşı yürüttüğü işgal politikalarıyla çelişmektedir. Bu
durumtarihsel bir vefasızlık olarak yorumlanabilir ve Müslümanların barışçıl
bir çözüm arayışına rağmenbu zulmün devam etmesi, Filistin halkı için büyük bir
acı kaynağı olmuştur.