Rehineler, anlaşmalar ve Netanyahu-Trump dengesi
Gazze’de
yaşananlar Filistin halkının yaşadıkları trajediyi derinleştiren yeni bir savaş
stratejisi olarak öne çıkıyor. Rehine anlaşması barışın temel şartı olmaktan
uzak. Ateşkes daha çok güncel siyasi oyunların bir parçası olarak kullanılmak
isteniyor. Netanyahu’nun Filistin’in sesini susturmak için ortaya koyduğu
bahaneler barış sürecini baltalıyor. Bu süreçler muhtemelen Trump’ı çok
sıkacak. Çatışmanın sona erdirilmesi ötesinde Filistin halkının temel haklarına
saygı duyulması şart. Bu olmadan barış asla olmaz.
Batı
Şeria Ateşkesin Gölge Tarafı
Ateşkesin
ilk aşamasında serbest bırakılan 90 Filistinli tutuklu Filistin’in bir zaferi
olarak karşılansa da Batı Şeria’daki şiddet bu zaferi gölgeledi. Filistin halkı
üzerindeki baskıyı daha da artıran yerleşimcilerin (hırsıların) Filistin
köylerine yaptığı saldırılar insani değerlerden yoksun bir savaşın en karanlık
yüzünü ortaya koyuyor. Sosyal medyada yayılan köy isimleri üzerinden organize edilen
bu provokasyonlar Filistin halkının haklı davasını bastırma çabasının bir
parçası ama tabi ki başarılı olma ihtimalleri yok.
Batı
Şeria abluka altına alınırken İsrail’in yeni tutuklamalar yapması serbest kalan
Filistinli esirlerin yerine yenilerini koyma stratejisi olarak
değerlendiriliyor. Bu baskıların Filistin halkını yıldıramayacağı tarih boyunca
kanıtlanmış bir gerçek oysa. Yahudiler henüz bunu anlayabilmiş değiller.
Direniş
ve Barbarlık
Hamas
ve İsrail arasında gerçekleşen esir takası Filistin direnişinin ahlakını bir
kez daha gözler önüne seriyor. Serbest bırakılan Filistinli esirlerin bitkin ve
ihmal edilmiş halleri İsrail’in baskıcı politikalarının bir göstergesi. Hamas
ise esir değişiminde insani değerlere olan bağlılığıyla öne çıkıyor. Çocukları
ve kadınları cezaevlerinde tutsak eden bir sistemin karşısında Filistin
halkının sevinci ve birliği zaferle kutlanacak bir mesaj veriyor.
Filistin
halkı bu takasları sadece siyasi bir kazanç olarak değil haklarının ve özgürlük
taleplerinin bir sembolü olarak görüyor. Bu moral üstünlüğü, İsrail’in politik
hedeflerini sorgulayan bir meydan okuma niteliğinde adeta.
İnsani
Kriz ve Uluslararası Tepkisizlik
Öte
yandan Gazze’deki çatışma Filistin halkı için büyük bir insani krize yol açmış
durumda. Gazze’de 47 binden fazla insanın hayatını kaybetmesi ve 111 bin
kişinin yaralanması savaşın korkunç yüzünü gözler önüne seriyor. Ancak
uluslararası toplumun bu insanlık dışı trajediye olan sessizliği Filistin
halkının yalnızlığını daha da derinleştiriyor.
BM
yardım kamyonlarıyla sınırlı desteğini ortaya koyarken Batı dünyasının
İsrail’in politikalarına verdiği destek savaşın kırılmasına olan umudu yok
ediyor. Filistin halkı direnişiyle bu sessizliğe karşı bir çığılık olmaya devam
edecektir.
Filistin’in
Haklı Davası
Netanyahu’nun
siyasi manevraları İsrail’in Filistin halkına uyguladığı baskılar ve savaşı
yeniden başlatma çabaları sadece bir trajediye değil Filistin’in hak arayışının
engellenmesine de işaret ediyor. Ancak Filistin halkı bu haksızlıklara boyun
eğmeden kutsal topraklarının özgürleşmesi için direnişini sürdürecektir. Bu
direnişin kazananı zaten belli.