Kara Kutuya Dünyayı Sığdırmak yahut Yeni Nesil Tiyatrolar
Tiyatronun insana
kendini anlatan doğası çağlar içinde tiyatro, sanat ve seyirci gerilimine zaman
ruhunun etkisinde gelişerek bugüne ulaştı. İnsanın kendini anlatma ve anlamaya
dair ontolojik yapısı süreç içinde farklı suretlerle insan gibi değişip dönüşerek
hayat içinde bazen anı, bazen keşif, bazen eğlence, bazen kendini düşünme,
bazen sosyal cephane biriktirime gibi pek çok saikle gelişti sürdü gitti.
“Antik Yunan’ın tiyatro formları Rönesans döneminde İtalyan sahnesine evrildi.
20. yüzyılın son çeyreğinde ise tiyatro sanatı dramaturji ve prodüksiyon
tekniklerinde farklılıklar sunarken bir yandan da mekânsal anlamda, yeni bir
form ve yeni üretim biçimleri ortaya çıkarmaya başladı. (Devran Bengü, Tiyatro Mimarisinde “Kara Kutu” Form ve İstanbul
Coğrafyasında Gelişimi, https://yapidergisi.com/tiyatro-mimarisinde-kara-kutu-form-ve-istanbul-cografyasinda-gelisimi). Tiyatronun kendisi kadar gösterinin mekanı da
tiyatro severleri ister müdavim seyirci olsun, ister arada sırada uğrayan
isterse de eğlence ararken yolu düşenler etkilemiştir. Oradaki hava ve derinlik
icra edilen sanat kadar seyirciye etki eder. Bu bakımdan her daim tiyatro
mekanları zaman içinde farklı tezahürlerle hayatımızda yer aldı ve almaya devam
ediyor. İşte bu süreçte son zamanlarda kara kutu denilen yapıda salonlar ortaya
çıkmaya başladı. Bunun son örneklerinden birisi Anadolu Üniversitesi’nde mevcut
salonun deprem riski ile hassasiyet göstermesi ile birlikte ortaya çıktı. İlk
sunumlar da Maskeliler ve Yunus Emre’ye dair oyunlarla gösterilmeye başlandı.
Küçük bir alanda kara kutu tekniği ile hazırlanan bir sahnenin nasıl bir imkân
sağladığını görmek bakımından etkili bir çalışma olarak Süleyman Karaahmet’in
akademik katkısı ve üniversite yönetiminin desteği ile ortaya çıktı. Ankara’da
Yakîn Tiyatro Yakîn Sahne ve Mesafe Sahne ile bunun pek çok örneğinden biri
olarak görülebilir.
Peki bu salonları tiyatronun kendi anlam dünyası içinde ortaya çıkaran
süreç nasıl gelişti? “Kentli insanın geçirdiği sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel
dönüşümler çerçevesinde, toplumsal yaşamın özel ve kamusal arasındaki
gelgitleri tiyatro sanatının kendi içindeki değişim ve dönüşümleri ile ciddi
bir etkileşim içerisindedir. Tiyatro sanatı, düşünce tarihi boyunca, sosyolojik
oluşumlara sürekli tepki veren, toplumsal muhayyilenin ufuklarını zorlayan,
otorite karşısında sürekli muhalif söylemler aramaya çalışan bir sanat oldu.
Eleştirel düşünceyi açık ya da örtük bir şekilde her zaman bünyesinde
barındırmış olan tiyatro, insanın kamusal özne olarak yansımalarını da ortaya
koymaya çalışan yapısıyla genelde kamusal alana hizmet eden bir araç görevi de
gördü (Devran Bengü, Tiyatro Mimarisinde “Kara Kutu”
Form ve İstanbul Coğrafyasında Gelişimi, https://yapidergisi.com/tiyatro-mimarisinde-kara-kutu-form-ve-istanbul-cografyasinda-gelisimi/) İşte tiyatro bu manası ile
gelişirken bahsettiğimiz kara kutu tiyatrolar ortaya çıkmaya başladı. Kara kutu
tiyatroları gösteri ortamında/sanatında/endüstrisinde kısmen yeni bir gelişmeyi
imler. Bu tiyatrolar değerlendirilirken deneysel veya esnek tiyatrolar olarak
da görülen bu tiyatroların ortaya çıkışı, ana gösteri sahası/ortamı
oyun/gösteri için uygun olmadığında farklı, daha küçük rejilere duyulan
ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Gösteri işletmeleri işlerini devam ettirebilmeleri
için ekonomik olarak kendilerini var edip haliyle faturalarını ödemeleri gereği
aşikardır. Ve gelir elde etmenin en etkili yollarından biri, büyük salon
kullanılmadığında daha küçük gösterilere ev sahipliği yapmaktır. İşte daha
esnek ve küçük ölçekli kara kutu tiyatroda etkinliklere ev sahipliği yapmak
için bolca zaman ve imkân sağlamaktadır: “1980 sonrasında küresel anlamda
ivmelenen kapitalist sistemin ortaya çıkardığı siyasi atmosferde, tiyatronun
değişen formu ve bu alandaki üretimler, ilk olarak İngiltere ölçeğinde,
eleştirel düşüncenin bir duruşu olarak ortaya çıkar. Daha sonra Avrupa
ülkelerine yayılır. Edinburgh Festivali’nin (Edinburgh Fringe Festival) ilk
nüveleri, Thatcher dönemi İngiltere’sinin yanı başında, mevcut sanat ortamında
farklı bakış açılarına ait bir duruş olarak, gelişen sokak tiyatroları ile
başlar. Bu üretimlerin peşi sıra, kamusal mekân niteliğini koruyabilen sokak
atmosferlerinin kıyısında yer alan kafe mekânlarında “kara kutu” (black box)
sahne formunun kullanımları yaygınlaşır. Bu mekânlarda sahnelenen oyunlarda
önemli niceliksel bir artış gözlemlenir. Bu yeni nesil mekânlardaki sanatsal
üretimler, daha sonraki yıllarda, Edinburgh’da her sene tekrarlanan
uluslararası bağımsız bir festivalin temellerini oluşturur (URL-01). Çağdaş
tiyatro alanındaki bu gelişmeler ışığında İngiltere’de 90’ların başında bir
yarışma düzenlenir. Bu yarışma, “kara kutu” (black box) adı verilen küçük
salonları mekân olarak dikkate alır ve bu mekânlarda oynanmak üzere yazılacak
oyunlar için oyun yazarlarına çağrı yapılır. Bu yarışmaya katılan tüm oyunlarda,
güncel hayata dair, kamusal pratiklere yönelik, eleştirel bir dilin öne çıkması
söz konusu olur. Bu bağlamda da cinselliğin aşırıya kaçan kullanımı ve yoğun
bir şiddet olgusu dikkat çeker. Yazarlar, yaşamın içinde var olan şiddeti
ortaya çıkarmaya çalışırken, seyircinin farkındalığını arttırmak için de kabul
edilebilir olanın sınırlarını zorlarlar. Oyunlarda ele alınan temalar,
insanların atlanamayacak kadar yanı başlarında cereyan eden ama çoğunlukla
görmezden gelmeyi yeğledikleri olayları kapsar” (Devran Bengü, Tiyatro
Mimarisinde “Kara Kutu” Form ve İstanbul Coğrafyasında Gelişimi,
https://yapidergisi.com/tiyatro-mimarisinde-kara-kutu-form-ve-istanbul-cografyasinda-gelisimi/)
"Kara kutu" ismi, odanın
genellikle, ama her zaman değil, siyaha boyanmasından gelir, bu da herhangi bir
yerin görüntüsünü verir. Bu şekilde, bu tiyatroların sınırlı sayıda aksesuarı
olduğundan, izleyicilerin gerçekten performansın gerçekleştiği yerde
olduklarını hissetmeleri daha kolaydır. Kara kutu tiyatrosu yerel gösteriler
için harika bir yerdir ve ayrıca bir tesisin yerel topluluğunun desteğini
kazanmasına yardımcı olabilir. Bu alanın anahtarı esnek olmaktır, bu yüzden
bazen esnek tiyatrolar olarak bilinirler, böylece birçok farklı etkinlik ve
performansın gereksinimlerini karşılayabilirler. Odadaki esneklik, kullanılan
performans ekipmanından gelir. Oturma düzeni, sahne ve yükselticiler
taşınabilir veya en azından yeniden yapılandırılabilir olmalıdır. Sahne, birçok
farklı yapılandırmaya göre kurulabilme özelliğine sahip olmalıdır. Bu
gönderinin en üstündeki fotoğrafta görebileceğiniz gibi, sahne, oda küçük
olduğundan oturma için yeterli alan bırakacak şekilde özel bir şekildedir. (https://performance.stageright.com/blog/what-is-a-black-box-theatre/)”
“Kara kutu formun yaygınlaştığı
1990’lı yıllar, toplumsal, ekonomik ve siyasal pek çok farklı değişimin ve
dönüşümün yaşandığı bir dönemdir. Berlin duvarının yıkılması bu döneme aittir.
Bu dönemde ortaya çıkan internet, bilgiye önem veren bir jenerasyonun
yeşermesine neden olmuştur. Oluşan bilgi yoğunluğuyla neler yapılabileceği
hakkında yeni neslin önünde geniş ufuklar açılmıştır. Artık mesafeler anlamını
yitirmeye başlamış ve çok uzak mesafeler kat edilebilir olmuştur. Bu yeni uzam
insanlara bir yandan cesur olmayı da söylemektedir. Cesur olmak ve hayalleri
gerçekleştirebilmek için yeni bir dünyanın kapıları açılmıştır ve bu dünya çok
uluslu bir paylaşımı da beraberinde getirmiştir. Tüm bu gelişmeler
çerçevesinde, İstanbul’da da birçok ufak, fakat iddialı, gelişim odaklı yapılara
meraklı, kavramlarla hesaplaşan tiyatro gruplarıyla karşılaşmak mümkün hale
gelmiştir. “Kumpanya”, “Stüdyo Oyuncuları”, “Beşinci Sokak Tiyatrosu” gibi
tiyatrolar bu tarz tiyatro sahnelerinin öncüleridir, (Devran Bengü, Tiyatro Mimarisinde “Kara Kutu”
Form ve İstanbul Coğrafyasında Gelişimi, https://yapidergisi.com/tiyatro-mimarisinde-kara-kutu-form-ve-istanbul-cografyasinda-gelisimi/)
Bir
tesisin kara kutu tiyatroya sahip olmasıyla elde edebileceği birçok fayda
vardır. Her prodüksiyon ana salonda çalışmayacağı için tesisler bu daha küçük,
daha benzersiz etkinliklere ev sahipliği yapma fırsatını kaçırmaktadır. Geliri
en üst düzeye çıkarmak ve daha fazla toplum desteği kazanmak için tesisinizde
kara kutu tiyatro inşa etmeyi düşünün. (https://performance.stageright.com/blog/black-box-theatre-advantages/)
Tiyatroların kapılarını açık tutmaları ve yerel topluluklarının
desteğine sahip olmaları gerekir. Giderek daha fazla tesis, bir kara kutu
tiyatrosunun ihtiyacını ve sağlayabileceği faydaları gördükçe, bunların daha
fazla kullanıldığını göreceksiniz. Bu yeni nesil mekânların, bina ölçeğinde ve mahalli yerel idare
ölçeğinde olmak üzere iki farklı ölçekte çeşitli sorunlarla karşı karşıya
oldukları gözlemlenmektedir. Bu mekânlar arasında, mimari desteğin yer
alamadığı bazı örneklerde, bina ölçeğindeki sorunlar, bu mekân üretimlerinin
mevcut yapı stoğundaki atıl mekânlarda gerçekleşiyor olmalarıyla da ilgili
olarak, teknik yetersizlikler şeklinde ortaya çıkmaktadır: 1. Aydınlatma
sistemlerinde yetersizlik 2. Akustik sorunlar 3. Dış mekân kaynaklı gürültü
sorunları 4. Seyirci konforunda yetersizlik 5. Alt yapı ve tesisat sorunları 6.
Prova salonu eksikliği 7. Yangın ve güvenlik koşullarının ortaya çıkardığı
imkânsızlıklar. (Devran Bengü, Tiyatro Mimarisinde “Kara Kutu”
Form ve İstanbul Coğrafyasında Gelişimi, https://yapidergisi.com/tiyatro-mimarisinde-kara-kutu-form-ve-istanbul-cografyasinda-gelisimi/)
Tiyatronun bir ortam olarak ne olduğu mana ve mefhumu elbette onun içinde hayat
gezdiren insan ve zaman ruhuyla doğrudan alakalıdır. O tiyatroda hayata ve
insana verilen anlam anlatı ve hikâyenin ve gösteri mahiyetinin de
şekillenmesini sağlayacaktır. Tiyatro tarihi insanın bu halinin şahidi gibidir.
Değişemeyen şey ise hayattaki değişmenin ta kendisidir. Her halükârda bu kısa
yazıda kara kutu denilen tiyatro salonlarına dair birkaç naçiz kelime ile
tiyatroya ilgi duyan ve gittikleri yerde bu salonlarla karşılaşanlar için küçük
bir bilgi not hazırlamak istedik. Tarihin içinden gelerek Dionysos
Tiyatrosundan bugüne farklı mekân ve ortamlarda hayat ve insanın devranı gibi tiyatro
da devranına devam etmektedir. Hayatı bir kara kutuya sığdırmak bir mitolojik
efsane kadar efsunlu ve hayat kadar da sıradan ve olağan değil mi?
Vesselam
Hak için olsun.