Kâbe'nin gölgesinde ilmin yuvası: El-Haram Kütüphanesi
Mekke’de
Gizli Bir Cevher: El-Haram Kütüphanesi
Son
umre ziyaretimde Kâbe’nin hemen yanı başında bulunan El-Haram Kütüphanesi’ni
ziyaret etme fırsatı buldum. İslam dünyasının kalbinde yer alan bu kütüphane hem
konumu hem de atmosferiyle bir ilim ve huzur yuvası. Ancak ne yazık ki bu
kıymetli mekân Müslümanlar tarafından pek bilinmiyor ve yeterince ziyaret
edilmiyor. Halbuki El-Haram Kütüphanesi İslam’ın ilme verdiği değerin yaşayan
bir örneği olarak hem ibadet hem de ilim arayışını bir araya getiren özel bir
yer. Oldukça küçük bir kütüphane sayılmasına rağmen gerek konumu ve gerekse
“uyuması bile ibadet olan bir mekanda” kitap okuma imkanı verdiği için
hakikaten muhteşem bir kütüphane.
Kütüphane,
nezih ve huzurlu bir ortamıyla dikkat çekiyor. Burada oturup Kur’an-ı Kerim
okumak, kitaplara dokunmak, ilmi araştırmalar yapmak mümkün. İçerideki
sessizlik ve manevi atmosfer insanı derin bir tefekküre davet ediyor. Ancak
beni üzen bir durum kütüphanede sadece bir adet Türkçe kitap bulunması oldu. Endonezyaca,
Urduca, Malayca, Farsça vs diğer dillerde çok kitaplar yer alsa da Türkçe
sadece tek eser mevcuttu. Oysa Türkiye İslam dünyasında ilim geleneğinin önemli
bir temsilcisidir. Bu kütüphanede daha fazla Türkçe eserin yer alması hem Türk
okurlar hem de ilim yolcuları için büyük bir kazanım olurdu. Çarşı pazarda
esnafın Türkçe fiyat söyleyebilmesi güzeldir, Türklerin esnafla ve alış verişle
ne kadar meşgul olduğunu gösterir. Keşke aynı yoğunluk buralarda da olabilse.
İslam
Tarihinde Kütüphaneler ve İlim Geleneği
İslam
medeniyeti tarih boyunca kitaba, ilme ve kütüphanelere büyük önem vermiştir.
Kur’an-ı Kerim’in ilk emrinin “Oku!” olması İslam’ın ilim ve bilgiye verdiği
önemi açıkça ortaya koyar. Bu emri takip eden asırlarda Müslümanlar dünyanın en
büyük kütüphanelerini kurmuş ve bilimde çığır açan çalışmalar yapmıştır.
1.
Beytü'l-Hikme (Bilgelik Evi):
Abbasiler
döneminde Bağdat’ta kurulan Beytü'l-Hikme İslam dünyasının en büyük ilim
merkezlerinden biriydi. Burada felsefe, tıp, matematik ve astronomi gibi
alanlarda çalışmalar yapılmış, yüzlerce eser tercüme edilmiştir.
2.
Kurtuba Kütüphanesi:
Endülüs’teki
Kurtuba Kütüphanesi 400.000’den fazla esere ev sahipliği yapıyordu. Bu
kütüphane İslam dünyasının Batı’ya ilmi mirasını aktarmasında önemli bir köprü
olmuştur.
3.
İskenderiye ve Fatımî Kütüphaneleri:
Mısır’da
İskenderiye Kütüphanesi’nin devamı niteliğinde olan Fatımî Kütüphanesi binlerce
bilimsel eserin toplandığı bir merkezdi.
4.
Selçuklu ve Osmanlı Kütüphaneleri:
Selçuklu
ve Osmanlı dönemlerinde camilere bağlı medrese kütüphaneleri İslam dünyasında
ilmin merkezi olmuştur. İstanbul’daki Süleymaniye Kütüphanesi bu geleneğin en
güçlü örneklerinden biridir.
Bugüne
Dair Bir Değerlendirme
El-Haram
Kütüphanesi gibi mekanlar geçmişteki bu büyük ilim geleneğini hatırlatan nadide
yerlerdir. Ancak Müslümanların kütüphanelere olan ilgisi maalesef zamanla
azalmış durumda. Bugün İslam dünyasında ilme ve kitaba olan sevgi yeniden
canlandırılmalı. El-Haram Kütüphanesi gibi mekanların sayısı artırılmalı ve
Müslüman gençlerin bu tür mekanlara daha fazla yönelmesi sağlanmalıdır.
Bu
kütüphaneler sadece kitapların toplandığı yerler değil aynı zamanda İslam
dünyasının ortak sorunlarının tartışıldığı, çözüm yollarının arandığı
platformlar olabilir. Ayrıca, dil çeşitliliği artırılarak farklı milletlerden
Müslümanların bu kütüphanelerden faydalanması kolaylaştırılmalıdır.
Bir
Türkçe Kitap ve İlme Dair Hüzün
El-Haram
Kütüphanesi’nde sadece bir Türkçe kitap bulunması benim için gerçekten bir
hüzün kaynağı oldu. Oysa Türkiye İslam medeniyetine yaptığı katkılarla ilim
dünyasında önemli bir yere sahiptir. Bu kütüphanede daha fazla Türkçe eser yer
alması hem Türkiye’nin zengin ilim mirasını tanıtmak hem de Türk ziyaretçilerin
faydalanmasını sağlamak açısından önemlidir. Bunun gerçekleşmesi için
Türkiye’deki ilim ve kültür kurumları El-Haram Kütüphanesi’ne özel bir katkı
sağlayabilir.
İlmin
Mekânları ve Ümmetin Geleceği
El-Haram
Kütüphanesi İslam’ın ilme verdiği değeri ve ümmetin ortak mirasını temsil eden ve
konumu ile öne çıkan özel bir mekân. Bu kütüphane geçmişteki büyük ilim
merkezlerini hatırlatmakla kalmıyor; aynı zamanda Müslümanların bilgiye dayalı
bir gelecek inşa etmesi için de ilham veriyor.
Bugün
İslam dünyası ilim ve bilgiye olan sevgisini yeniden canlandırmalı. Bu tür
mekanların sayısı artırılmalı, farklı dillerdeki eserlerle zenginleştirilmeli
ve genç nesillerin buralarda vakit geçirmesi teşvik edilmelidir. Kâbe’nin
gölgesinde bulunan bu nezih mekân ilim ve ibadeti birleştirerek Müslümanlara
hem manevi hem de entelektüel bir yolculuk sunuyor. Bu mirası korumak ve
geliştirmek ümmetin en büyük sorumluluklarından biridir.