İsrail'in Son Operasyonlardaki Kayıpları ve Bunun Stratejik Etkileri
Son dönemde İsrail’in askeri operasyonlarında ağır kayıplar vermesi dış politika çevrelerinde ciddi bir yankı uyandırdı. Özellikle son 10 gün içinde yaşanan gelişmeler İsrail'in savunma stratejilerinde önemli zaafları ortaya çıkardı ve bölgesel güç dengelerini yeniden şekillendiren olaylar zincirine yol açtı. Sonuç itibarıyla İsrail sadece bu kayıpları vermiyor; aynı zamanda Lübnan’da herhangi bir başarı elde edemiyor. İsrail, sansür mekanizmalarını en üst seviyede tutmasına rağmen resmi açıklamalarda dahi yaşanan kayıpların büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. İsrail'in dokunulmazlığı ve yenilmezlik imajını zedeleyen bu gelişmeler yalnızca askeri açıdan değil İsrail'in her türlü tehdidine karşı yeni bir duruma yol açmaktadır.
İsrail'in
Stratejik Kayıplarının Arka Planı
İsrail'in
Ortadoğu'da yapısal olarak üstünlüğü;askeri gücü ve güçlü ittifaklarına
dayanıyor. Ancak son 10 gündeki operasyonlar ve sahadaki kayıplarbu
doktrinlerin yeniden gözden geçirilmesine neden oluyor. İsrail'in kaybısadece
Lübnan topraklarında değilGazze'de ve işgal altındaki Suriye Golanı'nda da
ciddi boyutlara ulaştı. Bunun yanı sıra İran'ın bölgesel varlığı ve askeri
operasyonlarıİsrail'in savunma anlayışına büyük zarar veriyor
Realizm
teorisi çerçevesindedevletlerin bolluğunu koruma refleksiözellikle askeri caydırcılık
yoluyla sağlanmaya çalışılmaktadır. İsrail, özellikle güvenlik ve askeri
operasyonlara yönelik ciddi bir sansürle sahadaki zayıflıklarını kamuoyuna ve
uluslararası arenada yansıtmamaya çalışıyor. Ancak bubir noktadan sonra
başarısızlığa uğramış ve kayıpların kapsamı ortaya çıkmaya başlamıştır.
Operasyonların
Özeti: Ağır Kayıplar
1
Ekim'den bu yana yaşanan kayıplara bakıldığındaİsrail'in cephesinde önemli kayıplar
olduğu görülüyor. Tel Aviv’de gerçekleştirilen şehadet operasyonunda sadece 7
Siyonist öldürülmedi; Tel Aviv’i dahi koruyamayan İsrail’in güvenlik anlayışı
büyük yara aldı. İran'ın füze saldırılarıİsrail’in askeri altyapısına zarar
vermekle kalmadı İsrail'in algıya dayanan caydırıcı askeri gücüne de ciddi bir
darbe vuruldu. Aynı günlerde Lübnan'daki operasyonlarda 9 İsrail askeri ölürken
Gazze Şeridi'nde de benzer kayıplar vermeye devam edildi.
2
Ekim'de Maroun Al-Ras ve Odaisseh bölgesinde 9 İsrail askerinin
ölümüHizbullah'ın bölgedeki gücü bir kez daha gösterildi. Ayrıca bu operasyonda
İsrail'in kuzey bölgesindeki güvenlik zaafiyetlerine dikkat çekildi. 4 Ekim'de
GolanTepeleri'nde Irak yapımı insansız hava araçları ile yapılan saldırıda 2
İsrail askeri öldü, çok sayıda asker yaralandı. Tabi bu rakamlar sansüre tabi
rakamlar. Gerçek rakamları bilmiyoruz.
İsrail'in
askeri gücüne yapılan bu saldırılaryalnızca fiziksel olaylarla sınırlı
kalmamışaynı zamanda psikolojik bir baskı unsuru olarak da İsrail’e ağır darbe
vurmuştur. Liberal teorinin işaret ettiği gibidevletler arası ilişkilerde
sadece askeri güç değilaynı zamanda ekonomik baskı unsurları da devreye
girmektedir. İran'ın bu saldırılarla İsrail içine yaptığı bu baskıların ekonomik
yansımalarının yanısıra İsrail'in bölgedeki hegemonyasını sarsan unsurları da
bulunmaktadır.
İsrail'in
Sansür Politikası ve Uluslararası İlişkiler
İsrail,
askeri kayıplarını kamuoyundan gizlemek için sansür politikalarını yoğun bir
şekilde kullanıyor. Ancak savaşların bu şekilde yapılması ve en yüksek düzeyde
sansür uygulanmasıbile sahadaki gerçeklerin gizlenmesine yetmiyor. Sahadan
gelen raporlarda, Maroun Al-Ras'ta 20 kişinin öldüğü doğrulanırken, Ramia'da 30
kişinin benzer şekilde etkisiz hale getirildiği belirtiliyor. İsrail medyası bu
tür güvenlik olaylarını sessiz bir şekilde geçiştirirkenuluslararası medyanın
kapasitesi bu sansürleriaşmakta zorlanmaktadır.
İsrail'in
sansür politikasıulusal güvenlik söylemleri üzerinden şekillenen bir dış
politika aracıdır. Ulusal güvenlik algısının manipüle edilmesi İsrail’e göre kamuoyunun
savaş anlayışını etkiliyor ve uluslararası toplumun da bu olaylara bakışını
şekillendiriyor. İşin Türkçesi şu; İsrail hakikatleri gizlemese eğer o
hakikatler ekonomik, kültürel ve güvenlik açısından İsrail’i çok zor durumda
bırakacak ve uluslararası alanda da İsrail’in gerçek yüzünü ortaya
çıkartacaktır. Bu sansür politikalarının uzun vadeli İsrail'in dayanıklılığı
üzerindeki olumsuz etkileri olacaktır. İsrail'in yaratmaya çalıştığı “güçlü ve yenilmez”
imajısahadaki kayıpların sürekli olarak gizlenememesiyle birlikte ciddi bir
itibar kaybına uğramaktadır.
Diplomatik
Çıkmaz: İsrail'in Yıpratma Savaşı
İsrail'in
son dönemde karşı karşıya olduğu bu yıpratma savaşıNetanyahu’nun
uygulamalarının dış politikadaki başarısızlıklarını da gözler önüne seriyor.
Mossad'ın eski yöneticisi Tamir Pardo'nun da ifade ettiği gibiİsrail'in Gazze
ve Lübnan'da sürdürülebilir bir planlamasının olmaması İsrail'in geleceği
konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır. Pardo'nun "Netanyahu'nun
İsrail'in geleceğine yönelik bir vizyon yok" şeklindeki
açıklamalarıİsrail'in iç politikasındaki çatlakların derinleştiğini ve bu
durumun dış politikadaki karar alma mekanizmalarına olumsuz yansıdığını
gösteriyor.
Realist
teorilerdevletlerin uluslararası sistemlerinde hayatta kalmak ve güvenliklerini
sağlamak için sürekli olarak gücün peşinde koşmayı vurgular. Ancak İsrail'in şu
anda karşı karşıya olduğu yıpratma savaşında gerçekçi teorinin temel savlarına
aykırı bir durum ortaya çıkıyor. Çünkü İsrailsürekli kayıplara uğramasına
rağmenbu savaşı askeri manada sona erdirecek bir başarı elde edemiyor. Bu durum
İsrail'in güç kullanma kapasitesinde ciddi bir krize neden oluyor.
Uluslararası
Tepkiler ve Sonuç
İsrail'in
bölgesel askeri kayıplarıuluslararası toplumda da karşılık buluyor. Amerikan
Savunma BakanlığıLübnan'daki operasyonların sonlandırılması gerektiğini vurgularkenAvrupa'dan
gelen benzer tepkiler İsrail üzerindeki baskıyı artırıyor. Öte yandan İran'ın
ve Hizbullah'ın bölgedeki askeri varlığıİsrail'in güvenlik endişelerini
derinleştiriyor. İsrail bu nedenle duramıyor.
Sonuç
olarak İsrail'in 10 gündeki ağır kaybıaskeri teknikleri ve sansür
politikalarının başarısızlığını bir defa daha ortaya çıkarttı. Bu kayıplar ve
İsrail’in Lübnan’da herhangi bir başarı elde edememesi bölgesel güç
dengelerinin yeniden şekillenmesine yol açmaktadır.