vakıf
vakıf sag

20 Şubat 2025

​Hayatımı değiştiren bir müftünün portresi

 

-Her kim hayata dokunur, adı dillerde okunur-

Diyanet İşleri Başkanlığının her biri bir din gönüllüsü olan fedakar, vefakar ve cefakar din görevlilerinin görev yerlerinde sundukları örnek ve özgün din hizmetlerini ekrandan insanlığın istifadesine sunulduğu adı ve muhtevası fevkalade anlamlı bir program yayınlanıyor Diyanet Televizyonunda “Hayata Dokunanlar”

Programı ilgi ve dikkatle izlediğinizde şu cümleyi kurmaktan kendinizi alamıyorsunuz.

“Ezan okumak, namaz kıldırmak, vaaz etmek. Bunlar bizi din görevlisi kılar. Bu hizmetleri aşk ve azimle sunarak dünyayı okumak, insanı okumak, onun  hayatına dokunmak, yüreğini  dokumak ise bizi görevlisi olduğumuz dini mübin-i islamın gönüllüsü  mertebesine yükseltir.’’

Din hizmetlerine bu zaviyeden sarf-ı nazar edildiğinde yapılacak şeylerin özeti şudur:

‘’Çalınmadık kapı, sıkılmadık el, girilmedik gönül bırakmamak için gece gündüz demeden gayret göstermek.’’

 İşte bu ulvi gayeye vasıl olabilenlerin akıbet ve mükafatı:

‘’Her kim ki hayata dokunur adı dillerde okunur’’

-BİR MÜFTÜ DOKUNDU HAYATIM DEĞİŞTİ-

Yüzde 95 görme  engelli bir din hizmetleri uzmanı olarak engelsiz bir din hizmetine mütevazi bir katkıda bulunmak adına bu hikayeyi mutlaka yazmalıydım.

Hikayenin öznel oluşu mesajlarının nesnel oluşuna asla engel olmamalı. Dün aşanmış güzellikleri bugün  yazmak, yarın  yazılacak güzellikleri yaşamanın mukaddimesi  değil midir?

Evet , bir müftü dokundu, hayatım değişti. Geldi, gördü, aradı, buldu, emek verdi,her daim yanımda durdu, elimden ve yüreğimden tuttu, beni arabesk kültürünün isyankar bir üyesi olmaktan kurtarıp, hademe-i hayrat kervanının bahtiyar yolcularının arasına kattı.

Peki bu hayat kahramanım kimdi? Ne yaptı? Nasıl yaptı? Yüzde 95 görme engelli bir öğrencinin önündeki engelleri nasıl kaldırdı? Yazarının  Diyanet Dergisi gibi bir dergide mutlaka yayınlanması gerektiğini düşünerek kaleme aldığı bir müftünün engellerin kalkmasındaki rehberliğinin kodları nelerdi?

HAYATIMIN TANIŞMASI

Bilgi, eğitim ve iletişim teknolojisinin bugün geldiği durumdan hayli geride olduğu engelli  okur yazarlığının yüzde 2’lerde seyrettiği 90’lı yıllar. Yeni ilçe olan AYDINCIK  ilçesinin çiçeği burnundaki kurucu müftüsü bugün emektar bir müftü olarak İzmir’de yaşamakta olan  Ağrı Doğubeyazıtlı Latif  Topçu hocam. Bendenizde o yıllarda daha henüz ilkokul öğrencisiyim. Dünyaya geldiğim köyde maddi imkanlar son derece sınırlı. Merhum babam beni doktor doktor gezdirmekten deyim yerindeyse  sıfırı tüketmiş. Köyde görme engelli bir insana rehberlik edecek okumuş, yazmış ,başarmış kimse yok. Kafam hayli karışık, geleceğe dair kurduğum bir hayalim bile yok. Yüzde 95 görme engelli bir kişi ne okur, nerede okur, nasıl okur, hangi meslekleri icra edebilir? Bütün bu soruların cevabı koskoca  bir hiç. İşte tam bu atmosferde köyümüze gelen kaymakamımız ile müftümüz okulumuza  da bir  ziyarette bulunuyorlar. Ne olduysa işte bu ziyarette oluyor.

Müftümüz Latif Topçu hocam o anda arkadaşlarımın arasından beni önce keşfediyor, sonra da fethediyor.

“Evladım’’diyor  hafız olmak ister misin?”

Ben bu soruya şu soruyla karşılık veriyorum: ”Hafızlık nedir hocam”

-“Kur’an-ı Kerim’in tümünü ezberlemektir evladım”

-“Yaa öyle mi hayret. Kur’an-ı Kerim’in tümü nasıl ezberlenir hocam?”

-“ALLAH  yardım eder sende gayret  gösterirsen ezberlersin evladım”

-“Şey.. Ama ben görme engelliyim. Hafız olabilir miyim?”

-“Tabiki evladım. Şu anda İstanbul Beyazıt camiinin müezzini de görme engellidir. Görme engellilerden süper hafız olur. Okulunu bitirince yanıma gel, inşallah seninle yakından ilgilenecek, seni iyi bir hafız ve din görevlisi olarak yetiştireceğim”

Elinden tutularak  yüreğine umut aşısı yapılmış biri olarak artık kim tutabilirdi beni? İşte o an niyet ettim ALLAH rızası için hafız olmaya..

HAFIZLIK ENGEL TANIMAZ

O günkü şartlar itibari ile benim hafız olmam neredeyse imkansızdı. Ancak hocamın aşkına bende azimle mukabele ettim, böylece hafızlığın önündeki engeller birer birer kalktı.

BÜYÜK FEDAKARLIK

Görme engelli olmam münasebeti ile Latif Topçu hocam benimle çok yönlü olarak özel ilgileniyordu. Kendisini adeta bana adamıştı. Yeni bir ilçede onca iş varken o bütün enerjisini adeta beni önümdeki engelleri kaldırmaya teksif etmişti. Her gün ezberleyeceğim sayfaları kendi sesi ile kasetlere okuyor, bende onun sesinden o sayfaları ezberlemeye çalışıyordum.

Üstelik kendisi hafız bile değildi. Aradan 30 yıl geçti, hocamın o güzel sesi hala kulaklarımda çınlar durur.

 

ANLAMLI İNCELİK

Latif Topçu Hocamın bir müftü olarak rehberliği sadece hafızlıkla sınırlı değildi elbette. Kerim kitabın anlamı, ahkamı ve ahlakı ile fakiri hemhal kılmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. Her ders sonunda karşısına oturtur, o günkü okuduğumuz cüzdeki o günkü çocuk aklımla anlayabileceğim ayetlerini tane tane anlatırdı. O günlerde anlattığı Kur’an kıssalarını hala dinliyor gibiyim. Kendisi ile her buluşmamızda mutlaka birşeyler anlatırdı. Hergün bir konu belirler, o konu ile ilgili ne kadar ayet, hadis, hikaye ve hatıra varsa hepsini bir bir anlatırdı. Önemli bir emaneti sahibine biran önce teslim etmenin heyecanı ve sorumluluğu adeta yüzünden okunuyordu. Ben o yıllarda yaşım gereği hocamın bu hassasiyetinin farkında bile değildim. Hatta hocam konuşmasını bitirse de bir an önce çıkıp biraz dolaşıp oynasam diye düşündüğümde çok olmuştur. Hocam birgün bana öyle bir şey söyledi ki o sözün anlamı her geçen gün büyüyor, genişliyor.

“Evladım” dedi. “Yanlış anlama bak sen görme engellisin. İleride istediğin yere gidip dilediğin eğitimi alamayabilirsin.Ben burada sana bir Müslüman ve bir din görevlisine hayat boyu lazım olacak bilgiler veriyorum. Belki sen benim bu konuşmalarımdan bugün sıkılıyor olabilirsin.  Fakat sen benim söylediğim her şeyi kelimesi kelimesine ezberliyorsun. Bugün bu ezberlediğin şeyleri yarın anladığında bana çok dua edeceksin”

Evet. Hocamın dün zihnime attığı bilgi ve hikmet  tohumları bugün yeşerip dallanıp, budaklanıp meyveye durdukça onu daha iyi anlıyor, kendisine daha çok dua ediyorum.

İNŞAATTA İŞÇİ, MUTFAKTA AŞÇI

Latif  Topçu hocam büyük gayelerin adamı olan sıra dışı bir müftüydü. O yıllarda, o kıt imkanlarla yapımına rehberlik ettiği 3 katlı Kur’an kursu hala dimdik ayakta. Aydıncık halkı Latif hocanın bir müftü olarak o kursta yer yer bir işçi gibi çalıştığından hayranlıkla bahseder. Hemşehrilerim hocamızın işçiliğine şahit olmuşlar, bende öğrenciliğimde onun aşçılığına şahit oldum. Yeri geldiğinde Kur’an Kursu öğrencilerine yemek yapan bir müftü portresi. Örnek müftü nasıl olmalı? sorusuna verdiğim esaslı bir cevap olarak hafızamda durmakta. Elbette Latif Topçu hocamın bana ve memleketime olan hizmetleri bu kadarla  sınırlı değil. Okuduğunuz satırlar, hayatı sıra dışı bir müftünün portresi isimli bir kitabın muhtevasına kafi gelecek bilge bir müftünün engellerin aşılmasında sergilediği örnek olası rehberliğine mütevazi bir vefa denemesidir.

Biliyorsunuz vefa ile vefat arasında sadece bir harflik bir mesafe vardır. Ez cümle, ben ne yapabilirim ki, demiyelim.

Gücümüz nispetinde insana ve hayata dokunmayı deneyelim.

 
vakif kare