Hamurunu Erenlerin yoğurduğu şehirden notlar
AKILLI
OL GÜNAHA GİRME:
Mükerrem
şehrin fethinin 1394. sene-i devriyesi münasebetiyle düzenlenen programda Orhangazili
kardeşlerime hitap etmek üzere otobüsle yola revan olmuş bulunmaktayım. Arka
koltukta bir delikanlının arkadaşıyla gerçekleştirdiği hararetli telefon
görüşmesine gayri ihtiyari kulak misafiri oluyorum. Delikanlı konuşmasının bir
yerinde arkadaşına hitaben bakın ne diyor: ’’Bak kanki sakın ha bugün yılbaşı
kutlayayım deme yılbaşı kutlamak Hristiyan adetidir, haramdır ve günahtır. Seni
Allah için uyarıyorum akıllı ol günaha girme.’’
DOKUZ
YOLUN ÇARŞAMBASI:
İstanbul’dan
dört saatlik bir yolculuğun ardından Orhangazi Otogarında iniyorum. Bendenizi sevgili Serkan
Demir beyefendi karşılıyor. Şehir merkezinde
Adem Akdeniz beyefendi ile de buluşup ilçede küçük çaplı bir gezinti
yaptıktan sonra güzel bir mekanda akşam yemeği yiyoruz. Bu yemek benim için hem
bir tanışma hem de bir çalışma yemeği oluyor. Birazdan kendilerine hitap
edeceğim kardeşlerimi ve onların yaşadıkları bu şirin ilçeyi etraflıca tanımak
istiyorum.
Ben
soruyorum, arkadaşlar cevaplıyorlar. Neticede ortaya şöyle bir hasıla çıkıyor. Orhangazi
merkez ilçe olmasa da merkezi bir ilçe. Bursa’ya yakın, İstanbul’a uzak
sayılmaz. Yalova’ya çok yakın. Yani anlayacağınız 9 yolun Çarşambasında yer
alan 80 bin insana ev sahipliği yapan adını Orhan Gazi’den alan şirin bir ilçe
burası.
DOPDOLU
BİR SALON, DOLU DOLU BİR PROGRAM
Saat
20:00 vakit tamam. Salon dopdolu, program dolu dolu. Kur’an-ı kerim tilaveti, ilahiler,
ezgiler eşliğinde sahnede dönen semazenler, AGD Genel merkezinin kısa ve etkili
sinevizyonu, Hamas’ın önemli isimlerinden Usame Handan’ın samimi ve candan
konuşması, küçüklerden büyük sözler, gençlerden mest eden gösteriler, gecenin
konuşması ve programa emek verenlere ödüller, plaketler…Evet, o gece orada
bulunan herkes dopdolu bir salonda dolu dolu bir program izledi.
KİNSİZ,KANSIZ,İNTİKAMSIZ
Programın
tam ortasında kutlu şehrin fethine dair
duygu ve düşüncelerimi paylaşmak üzere Bursa Büyükşehir Belediyesi Orhangazi
Kültür Merkezinin kürsüsündeyim. Tam 45 dakika Orhangazili kardeşlerime çeşitli
yönleriyle Feth-i Mübini anlatmaya çalıştım.
Özetle
şöyle dedim:
‘’Fatihler
Fatihi’nin (a.s) Fetihler fethi olan Mekke’nin fethi kinsiz, kansız, intikamsız,
harpsiz, darpsız, hiddetsiz, nefretsiz ve şiddetsiz bir fetihdir. Mekke’nin
Fethi İslam’ın insanı fethidir.’’
OTEL
ODASI DÜNYA
Program
tam 3 saat sürdü. Hali ile dinlemekten de konuşmaktan da yorulduk. Şimdi vakit
tavşan kanı çay ve muhabbetle yorgunluğu atma vakti. AGD Orhangazi
temsilciliğinde Dernek başkanı Dursun Pişkin, Cemal Öner, Serkan Demir, Adem
Akdeniz ve diğer arkadaşlarla bir süre oturup halleştikten sonra sağ olsunlar
bizi kalacağımız otele bıraktılar. Gecenin geç saatleri insanı korkutan ve
ürküten derin bir sessizlik. Herkes
sesini kessin. Sessizlik konuşuyor. Kulakları sağır eden hayli gürültülü bir
gecenin ilerleyen saatlerindeki bu derin sessizlik bana şunları yazdırdı:
‘’Otel
odası dünya, ne kadar bağırsan bağır, ne kadar haykırırsan haykır sonunda sesin
kesilecek ve susacaksın ikinci bir emre kadar.
Otel
odası dünya renkli, şaşaalı, depdebeli, süslü fakat vefasız, aldatıcı ve fani.
Otel
odası dünya, ne kadar uyursan uyu, günün ve saatin dolduğunda gelip seni uyandıracaklar.
Otel
odası dünya hiç kimse hiç kimsenin farkında ve umrunda değil.
Otel
odası dünya bugün herşey senin için yarın bir başkası için.
Otel
odası dünya telefonu masada seccadesi çekmecede zamanı saklı kasada sırrı tek
bir hecede.
YILIN
BAŞI YOLUN SONU
1
Ocak sabahı saat 8:30 sularında otele yakın bir camiinin minaresinden içli bir
sala yankılandı. Bu cenaze salalarının cümlesi içlidir zaten. Pencereyi açtım o
salayı dinledim. Dinledikçe inledim. Aman Allah’ım! Otel odasına sala sesleri
böyle mi gelirmiş. Cenaze ilanını dinleyip odamın penceresini kapatırken, şöyle
dedim: ‘’Ömrü olanlar için yılın başı, kilometresi dolanlar için de yolun sonu.’’
SEN
BENİ NASIL GÖRDÜN?
Orhangazi’deki
vazifemiz bitti. Sevgili Adem Akdeniz hocam ile birlikte niyet ettik ALLAH
rızası için Bursa’ya gitmeye. Sırasını bekleyen otobüslerin ilkine bindik, bekliyoruz
ve sohbet ediyoruz. Bendeniz çok sevinçli
olduğumu Bursa’yı ilk defa ziyaret edecek olmanın heyecanını yaşadığımı
anlatırken arka koltukta oturan Rizeli bir amca ‘’Uşağım ha ben seni geçen ay
Bursa’da gördüm da!’’ demez mi. Şimdi
ayıkla pirincin taşını.
Ben
’’Amcacığım insan insana benzer. Belki bana benzeyen birini görmüşsündür.’’desem ne fayda. Rizeli
amca nuh diyor,peygamber demiyor.
Baktım
amcayı ikna etmek mümkün değil, şöyle diyerek mevzuyu kapattım:’’sizi tebrik
ediyorum Amcacığım.Vallahi daha ben bile beni Bursa’da görmemişken sen beni
görmüşsün. Helal olsun!’’.
Tabi
fırsatını bulmuşken yol arkadaşım Adem hocama da hatırlatmadan geçemezdim.
Hocam,
dedim:
‘’Bak
gösterdiğim bu açık kerameti sakın görmezden gelme’’
HEM
ZİYARET HEM ZİYAFET
Tarih
1 Ocak 2025. Saat 10:30 ve biz hamdolsun Erenlerin hamurunu yoğurduğu, otağını
gönüllere kurduğu güzel şehir Bursa’dayız. Bursa’da 4 saatlik bir zamanımız
var. Bu zamanı en verimli bir şekilde değerlendirmeliyiz. İlk durağımız :Ulu
cami. Malum ziyaret ziyafeti mucip kılar. Ulu Camii ziyaretimizi Ahmet
Hocamızın İskender ziyafetiyle taçlandırıyoruz. Sonra Emir Sultan Hazretleri, Üftade
Hazretleri ve Fatih’in dedesi Sultan 1.Mehmed hazretlerini kabirlerinde ziyaret
ederek birer Fatiha okuyoruz. Bursa’nın tarihin derinliklerinden gelen sesini
duymak lazım. Bursa’ya doymak lazım.
Ahmet
Hamdi Tanpınar ‘’5 şehrinde’’ Bursa’yı boşuna yazmamış. 4 saatlik Bursa gezimizin
sonunda şu cümleyi kurarak Bursa’dan ayrılıyoruz: ’’Bir başkent he zaman
başkenttir.’’