Clean Break Raporu ve İsrail'in Çöküşü
İsrail’in bugün Gazze’de uyguladığı vahşi
stratejilerin arka planında yıllar öncesine uzanan karanlık bir belge var: “A
Clean Break: A New Strategy for Securing the Realm” (1996). Institute for
Advanced Strategic and Political Studies (IASPS) tarafından Benjamin
Netanyahu’ya sunulan bu rapor ABD Savunma Bakanlığı ve Pentagon’un karanlık
dehlizlerinde dolaşmış Richard Perle’nin liderliğinde hazırlandı. Perle’nin
lakabı zaten her şeyi anlatıyor: “Karanlıklar Prensi.”
Bu rapor, Oslo Barış Anlaşması’nın
imzalanmasından yalnızca üç yıl sonra kaleme alındı. 1993’te Rabin ile
Arafat’ın tokalaşarak başlattığı “toprak karşılığı barış” süreci Siyonist
çevreler için “tehlikeli bir fantezi”ydi. “Clean Break”, işte bu “barış illüzyonunu”
parçalamak için yazıldı. Belge, İsrail’e Oslo’dan kopmayı, komşularını
istikrarsızlaştırmayı, ABD ile ilişkileri “yardım bağımlılığından” çıkarıp güç
temelli ittifaka dönüştürmeyi öneriyordu. Kısacası, İsrail’e “barışla değil
güçle yol al” diyordu.
Bugün Netanyahu’nun politikalarının bu raporun
satır satır izini taşıması şaşırtıcı değil. Suriye’ye saldırı, Lübnan’da
Hizbullah’ı hedef alma, Filistin Yönetimi’ni itibarsızlaştırma, hatta Ürdün ve
Türkiye ile bölgesel denklem kurma çağrıları… Hepsi “Clean Break”in sayfalarına
kazınmıştı. Rapor, İsrail için yalnızca bir strateji değil, aynı zamanda bir
kimlik inşası öneriyordu: “Güç yoluyla barış.”
Ancak tarihin cilvesi burada devreye giriyor. Bu
rapor, İsrail’in bölgeyi şekillendirecek mutlak güç olduğu varsayımıyla kaleme
alınmıştı. Oysa 7 Ekim 2023’te başlayan Aksa Tufanı tam da bu kibri paramparça
etti. İsrail’in Filistin’i siyasi sahneden silme rüyası Gazze’nin yerle bir
edilmiş sokaklarından yükselen direnişle ters yüz oldu.
Bugün İsrail belki de kuruluşundan bu yana ilk
kez gerçek bir beka krizi yaşıyor. 1948’den bu yana toprakla barışamayan, kök
salamayan, ithal koloniler üzerine bina edilmiş bu yapay devlet, giderek bir
“ucube”ye dönüşüyor. Küresel güçlerin sonsuz desteğine rağmen, 20 bini çocuk
olmak üzere on binlerce sivili katletmesine rağmen İsrail artık kazanamıyor.
Çünkü soykırım onu güçlü kılmak yerine, içeriden ve dışarıdan tüketiyor.
Clean Break’in yazarları İsrail’in geleceğini
“parlak ve güçlü” bir bölgesel liderlik üzerine kurgulamışlardı. Fakat
geldiğimiz noktada, İsrail’in kaderi bambaşka bir yöne savruluyor. Güç
zehirlenmesinin ve Siyonist kibrin açtığı bu yol, İsrail’i hızla uçuruma
sürüklüyor.
Bugün sorulması gereken soru şu: Clean Break
raporunun satır aralarında hayalini kurdukları “bölgeye hâkim İsrail” mi gerçek
oldu, yoksa tarih, İsrail’in mezar taşını mı yazıyor?
Kaynak: Institute for Advanced Strategic and Political
Studies (IASPS), “A Clean Break: A New Strategy for Securing the Realm”, 1996.

