Çınaraltında bir akşamüstü
-ÖĞRETMENLİĞİN GÜCÜ-
Benim gönül ve zihin dünyamda
öğretmenlik mesleğinin yeri ve değeri bambaşkadır. Öğretmenliğin etkisi ve gücü
yerinden ve değerinden hiç de aşağı değildir.
Hiç kuşkusuz öğretmenlik
mesleği yerini,değerini, etkisini ve gücünü mesleğin insan yetiştirme sanatı
olmasından alır.
BİR YOL BİN MAZERET
İnsan bir şeyi yapmak
istemezse ona bin mazeret bulur. Fakat bir şeyi yapmak isterse de ona mutlaka
bir yol bulur. Yeter ki inansın,yapmak istesin.
Merhum bir devlet büyüğümüzün
ifadesi ile söyleyecek olursak “İman tekeden süt çıkarır”
ESENLER’DE BİR ÖĞRETMEN
Esenler İbrahim Turan Anadolu
Lisesinde bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni var. Adı:Mehmet Tokalak.
Memleketi Giresun. Genç, dinamik, hareketli, dertli ve gayretli bir öğretmen o.
Mehmet Tokalak hoca “asıl
öğretmenlik okul dışında başlar” diyerek yıllardır öğrencileriyle akşamları bir
araya gelip, sıcak çay ve salep eşliğinde bir ilim ve muhabbet meclisi kuruyor.
Böylece öğrencilerinin sınıftaki arkadaşlıklarını sosyal hayatta sadık dostluklara
dönüştürüyor.
ÇINARALTINDA BİR AKŞAM ÜSTÜ
Esenler Çınaraltı çay
bahçesinde Salı günleri gerçekleştirilen akşam üstü sohbetlerinin bu haftaki
misafir hatibi olmak sureti ile geleceğimizin teminatı gençlerle aynı masa etrafında bir araya gelme imkanı
bulduk.
FARKLI BİR MEKAN, SIRADIŞI
BİR DRAM
Mehmet Tokalak hocanın
öğrencileri ile buluşma noktası olarak seçtiği yer, farklı bir mekan. Esenler
Merkez Camii’nin tam çaprazında bulunan Çınaraltı Çay Bahçesi. Mekan öyle
dışarıya kapalı, sessiz ve sakin değil. Bilakis herkese açık, çok sesli ve hayli
gürültülü. Mekanın farklılığı kadar sohbet ortamı da sıra dışı. Çay içip,
muhabbet etmek için mekanı dolduran insanlarla iç içe, yan yana, göz göze yani hepsi
burada birarada. Masalar kuruluyor, çaylar söyleniyor. Böylece yarım saat
sürecek bir sohbetinde besmelesi çekilmiş oluyor. Mehmet Hocanın gençlerle
sohbet için dükkan açtığı yer benim çok hoşuma gitti.
KÜÇÜK DOKUNUŞLAR, BÜYÜK
SONUÇLAR
Öğretmen portrelerini ve
hatıralarını kemali keyif ve ciddiyetle takip ederim. Öğrencilerinin gönül
dünyalarında silinmez izler bırakmış öğretmenlerin bunu nasıl başardıklarını
hep merak etmişimdir. Uzun yılların deneyim, gözlem ve okumalarının kısa
hasılası şu: Öğrencileriniz tarafından çok sevilmek, sayılmak ve hep hayırla
hatırlanmak için bir dahi, bir milyarder veya bir şöhret olmanıza hacet yok. Sınıfta önder olduğunuz, öğrencilerinize sokakta
rehber olmanız yeter. Öğrencileriniz sizden asla büyük şeyler istemezler. Onlar
sizin küçük dokunuşlarınızı, hayatlarında büyütecek kadar vefalıdırlar. Küçük
bir dokunuş, samimi bir söz, sıcak bir tebessüm,azıcık anlayış, bir kitap, bir
çay.Gençleri fethetmeye yeter de artar bile..
BİR AYET, BİR HADİS, BİR DUA
Gençlerin soru ve sorunlarına
cevap ve çözüm aramak gayesi ile konuşmamızı hayli kısa tuttuk. Meclisimizi bir
ayet, bir hadis ve bir dua ile bereketlendirip sözü gençlere bıraktık.
SORDULAR SÖYLEDİK, ANLATTILAR
DİNLEDİK
Bir genç, iyi bir yazar
olmanın yollarını sordu. Cevabımı dört maddede özetledim:
İyi bir yazar olabilmek için
kitaba sarılmalı,kaleme tutunmalı, dinlemeye sevdalı ve düşünmeye aşık olmalı.
Başka bir genç de dövmeyi
sordu. Ona dedim ki: ‘’ Dövme yaptırmak bizi en güzel şekilde yaratan ilahi iradenin üzerimizdeki muhteşem
tasarruf ve tasarımını eksik bularak bize emanet edilen dolayısıyla sahibi bile
olmadığımız bedenimizin o mükemmel şeklini bozmak suretiyle vücudumuzu
tahrip, fıtratımızı da tağyir etmektir. Oysa ki insana yakışan Rabbine taat ve tazimden başkası değildir.’’
Şeytan benimle çok uğraşıyor. Ne yapayım?
diyen bir gence ‘’İyi bir kul, güzel bir müslüman, erdemli bir insan olarak
sende şeytanla uğraş’’ dedim ve ekledim:’’ Şeytan seninle çok uğraşıyorsa demek
ki, onu uğraştıracak kadar iyi işler yapıyorsun devam et.’’
İLGİNÇ BİR İSİM HİKAYESİ
Gençlerle tanışma esnasında
Mersinli olduğumu duyan çay ocağı çalışanlarından
bir hemşehrim yanıma gelerek
“Hocam bende Mersinliyim” deyince aramızda kaynaşmaya dönüşen tanışmadan ilginç
bir isim hikayesi çıktı. Kendisine adını sorduğum hemşehrim: ’’Adım Muğdat
deyince “Mikdat dediniz herhalde” dedim.
“Hayır hocam. Mersin’de inşa
edilen ve Türkiye’nin en büyük
camilerinden birisi olan Muğdat Camisinden esinlenip, etkilenen babam bana çok
sevdiği o caminin ismini vermiş.
Hz. Mikdat isminin Mersin
arzı ve ağzında Muğdat olarak
telaffuzunun mabeddeki tezahürü Muğdat Camii ve şehrinin en büyük camisinin
ismini oğluna veren camii aşığı bir baba.