202501 - Vakıf Katılım - Masrafsız Bankacılık

19 Ocak 2025

Çınaraltında bir akşamüstü

-ÖĞRETMENLİĞİN GÜCÜ-

Benim gönül ve zihin dünyamda öğretmenlik mesleğinin yeri ve değeri bambaşkadır. Öğretmenliğin etkisi ve gücü yerinden ve değerinden hiç de aşağı değildir.

Hiç kuşkusuz öğretmenlik mesleği yerini,değerini, etkisini ve gücünü mesleğin insan yetiştirme sanatı olmasından alır.

 

BİR YOL BİN MAZERET

İnsan bir şeyi yapmak istemezse ona bin mazeret bulur. Fakat bir şeyi yapmak isterse de ona mutlaka bir yol bulur. Yeter ki inansın,yapmak istesin.

Merhum bir devlet büyüğümüzün ifadesi ile söyleyecek olursak “İman tekeden süt çıkarır”

 

ESENLER’DE BİR ÖĞRETMEN

Esenler İbrahim Turan Anadolu Lisesinde bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni var. Adı:Mehmet Tokalak. Memleketi Giresun. Genç, dinamik, hareketli, dertli ve gayretli bir öğretmen o.

Mehmet Tokalak hoca “asıl öğretmenlik okul dışında başlar” diyerek yıllardır öğrencileriyle akşamları bir araya gelip, sıcak çay ve salep eşliğinde bir ilim ve muhabbet meclisi kuruyor. Böylece öğrencilerinin sınıftaki arkadaşlıklarını sosyal hayatta sadık dostluklara  dönüştürüyor.

 

ÇINARALTINDA BİR AKŞAM ÜSTÜ

Esenler Çınaraltı çay bahçesinde Salı günleri gerçekleştirilen akşam üstü sohbetlerinin bu haftaki misafir hatibi olmak sureti ile geleceğimizin teminatı gençlerle  aynı masa etrafında bir araya gelme imkanı bulduk.

 

FARKLI BİR MEKAN, SIRADIŞI BİR DRAM

Mehmet Tokalak hocanın öğrencileri ile buluşma noktası olarak seçtiği yer, farklı bir mekan. Esenler Merkez Camii’nin tam çaprazında bulunan Çınaraltı Çay Bahçesi. Mekan öyle dışarıya kapalı, sessiz ve sakin değil. Bilakis herkese açık, çok sesli ve hayli gürültülü. Mekanın farklılığı kadar sohbet ortamı da sıra dışı. Çay içip, muhabbet etmek için mekanı dolduran insanlarla iç içe, yan yana, göz göze yani hepsi burada birarada. Masalar kuruluyor, çaylar söyleniyor. Böylece yarım saat sürecek bir sohbetinde besmelesi çekilmiş oluyor. Mehmet Hocanın gençlerle sohbet için dükkan açtığı yer benim çok hoşuma gitti.

 

KÜÇÜK DOKUNUŞLAR, BÜYÜK SONUÇLAR

Öğretmen portrelerini ve hatıralarını kemali keyif ve ciddiyetle takip ederim. Öğrencilerinin gönül dünyalarında silinmez izler bırakmış öğretmenlerin bunu nasıl başardıklarını hep merak etmişimdir. Uzun yılların deneyim, gözlem ve okumalarının kısa hasılası şu: Öğrencileriniz tarafından çok sevilmek, sayılmak ve hep hayırla hatırlanmak için bir dahi, bir milyarder veya bir şöhret olmanıza hacet yok.  Sınıfta önder olduğunuz, öğrencilerinize sokakta rehber olmanız yeter. Öğrencileriniz sizden asla büyük şeyler istemezler. Onlar sizin küçük dokunuşlarınızı, hayatlarında büyütecek kadar vefalıdırlar. Küçük bir dokunuş, samimi bir söz, sıcak bir tebessüm,azıcık anlayış, bir kitap, bir çay.Gençleri fethetmeye yeter de artar bile..

 

BİR AYET, BİR HADİS, BİR DUA

Gençlerin soru ve sorunlarına cevap ve çözüm aramak gayesi ile konuşmamızı hayli kısa tuttuk. Meclisimizi bir ayet, bir hadis ve bir dua ile bereketlendirip sözü gençlere bıraktık.

 

SORDULAR SÖYLEDİK, ANLATTILAR DİNLEDİK

Bir genç, iyi bir yazar olmanın yollarını sordu. Cevabımı dört maddede özetledim:

İyi bir yazar olabilmek için kitaba sarılmalı,kaleme tutunmalı, dinlemeye  sevdalı ve düşünmeye aşık olmalı.

Başka bir genç de dövmeyi sordu. Ona dedim ki: ‘’ Dövme yaptırmak bizi en güzel  şekilde yaratan ilahi iradenin üzerimizdeki muhteşem tasarruf ve tasarımını eksik bularak bize emanet edilen dolayısıyla sahibi bile olmadığımız  bedenimizin  o mükemmel şeklini bozmak suretiyle vücudumuzu tahrip, fıtratımızı da tağyir etmektir. Oysa ki insana yakışan Rabbine  taat ve tazimden başkası değildir.’’

 Şeytan benimle çok uğraşıyor. Ne yapayım? diyen bir gence ‘’İyi bir kul, güzel bir müslüman, erdemli bir insan olarak sende şeytanla uğraş’’ dedim ve ekledim:’’ Şeytan seninle çok uğraşıyorsa demek ki, onu uğraştıracak kadar iyi işler yapıyorsun devam et.’’

 

İLGİNÇ BİR İSİM HİKAYESİ

Gençlerle tanışma esnasında Mersinli olduğumu duyan çay ocağı çalışanlarından

bir hemşehrim yanıma gelerek “Hocam bende Mersinliyim” deyince aramızda kaynaşmaya dönüşen tanışmadan ilginç bir isim hikayesi çıktı. Kendisine adını sorduğum hemşehrim: ’’Adım Muğdat deyince “Mikdat dediniz herhalde” dedim.

“Hayır hocam. Mersin’de inşa edilen ve  Türkiye’nin en büyük camilerinden birisi olan Muğdat Camisinden esinlenip, etkilenen babam bana çok sevdiği o caminin ismini vermiş.

Hz. Mikdat isminin Mersin arzı ve ağzında Muğdat  olarak telaffuzunun mabeddeki tezahürü Muğdat Camii ve şehrinin en büyük camisinin ismini oğluna veren camii aşığı bir baba.