Bir İslam Çarşısı: Âhilik
Emanet ve
ehliyet şuuruna sahip insanlar, emanete sahip çıkmayı ve ehliyete hâiz olmayı
şiar edinirler.
Bilirler ki
sendeki senin değildir. Dağıttığın senindir. Dağıtmak, artırmaktır.
Dağıttığın
dönüp dolaşıp bir gün seni bulacaktır.
Durgun bir
gölde, ancak solucanlar hayat bulur.
Oysa
nehirler, envâi çeşit balıklarla doludur.
Nehirler hem
çayların derelerin birleşmesiyle oluşur hem de yeni akarsu kaynaklarına hayat
verir.
İnfak da
böyledir.
Dağıtan,
bereketlenen, hayata anlam katan salih amellerdir.
Rabbimiz
bizi "hayat veren şeylere çağırır."
Ben değil
'biz' şuurudur bu.
Ben'den
biz'e yükselmektir.
Bir dükkanda
alışveriş yaptığımızda dükkan sahibi bizi uğurlarken, "Allah para
versin!" değil, "Allah bereket versin!" der.
Çünkü
bereketi yoksa, ne kadar kâğıda sahip olursak olalım, karşılığı yoktur.
Zekatın bir
adının da temizlenmek olması bundandır.
Karz-ı
hasenin, teşvik edilmesi, bireyden toplum olmaya giden yoldur.
Dengi ile,
misli ile istemek, 'aldanan ve aldatan' olmamaktır.
Karz-ı
hasen, sıfır enflasyonun müjdecisidir. Umarsız çıkarsız kardeş olabilmektir.
'100
veriyorum100 alacağım' şuurudur.
Kayıt altına
alınmış, yazılı bir taahhüttür.
Oysa fâiz,
katlanarak artırılmış bir borçtur.
Bir kâğıda
rakam yazıyor.
Sonra
rekamlarla, rekabetle, algı ile... talep meydana getiriyor.
İhtiyacı
olan, kâğıdı ondan alıyor.
Çünkü
mürekkep, matbaa, damga, şerit... onda.
Siz bunlara
mâlik olmadığınız için organize olmuş yapıya muhtaçsınız.
Yapı,
yasama/yürütme/yargı ağları ile kendini güvence altına almış.
Siz bu
yapıdan 100 lira alıp 6 ay sonra 120 lira ödeyeceksiniz.
Peki aradaki
20 lirayı nasıl ödeyeceksiniz?
Zam yaparak!
Böylece
hayat pahalılığı kavramı ortaya çıkacak.
Gelir
dağılımında düşme, azalma, erime meydana gelecek.
Nakliyeden
makina ekipmanına, servisten elektriğe kadar tüm ara yapılar etkilenecek.
20 lirayı
tedarik edemezseniz, borcunuz kat kat artacak.
Yapı,
borcunuzu 'yapılandıracak!'
Daha fazla
zam yapacaksınız.
Siz üretmeyi
değil borcunuzu düşüneceksiniz.
Bu da
fakirleşmeyi; tefeciliği, havadan para kazanmayı artıracak.
Nihayet
toplumsal çözülme meydana gelecek, işsizlik çoğalacak, zengin daha zengin fakir
daha fakir olacak.
Sevgi saygı
bağları koptuğu için de, kapkaç/hırsızlık/yolsuzluk... alıp başını gidecek.
Karz-ı hasen
ise, kötülüğe giden yolları tıkıyor, üreticinin gönül rahatlığı ile, zam
yapmadan, sadece çalışmayı ve bir başkasına faydalı olmayı düşünerek hareket
etmesini sağlıyor.
Yeni
alanlara yöneliyor. İstihdam artışı meydana geliyor.
Karz-ı
hasen, sadece üretim kaynaklarının harekete geçirilmesi değil,
anlık
ihtiyaçlar olan, sağlik/düğün/seyahat/barınma/egitim.. gibi temel alanlarda da
hızlı hareket edebilmeyi sağlıyor.
Böylece tüm
sektörler ivme kazanıyor, sağlıklı toplum meydana geliyor, evlenme oranları
artıyor, seyahat kolaylığı ile alışveriş ve iş bağlantıları hızlanıyor,
kiracılıktan ev sahibi olmaya giden yollar açılıyor, yurtiçi yurtdışı eğitim
imkanları çoğalıyor.
Karz-ı
hasen, çıkar sağlamayı, istismarı, iş ve iç huzursuzluğunu önlüyor, güzel
bir gelecek için tüm kapıları açıyor.
Faize dayalı
ekonomik sistemlerde, dün aldığınızı bugün de almak için cebinizde ek bir para
bulunmalı.
Çünkü günlük
faiz işliyor.
Oysa karz-ı
hasenin esas alındığı yapılarda, dün ne ise bugün de o!
Karz-ı
hasen, Allah'ın arzını, denizini, toprağını, ağacını... insanlığin ortak değeri
ve mirası kabul edip aynı kazana kaşık sallamaktır.
"Faizleri
düşürdük!" denilerek, konut fiyatlarına örtülü zam yapan kapitalist görüşe
değil, çimentodan demire...
fiyat
garantisi veren karz-ı hasenin huzur iklimine muhtacız!
Medine
pazarı, Söğüt pazarı, Âhi ocağı...
Karz-ı
hasenle 15 asır, kıtalar zamanlar üstü bir medeniyetin sarsılmaz aile ve millet
bağını kurdu.
"Güzel
bir borç!"la yeni iklimlere...
Tarık Sezai
Karatepe