Batı'nın Stratejik Planlarının Çöküşü: Gazze Direnişi Enerji ve Ticaret Yollarını Nasıl Bozdu?
Güney
Kıbrıs Rum Kesimi Batı'nın Doğu Akdeniz'e yönelik stratejik vizyonunda
yıllardır önemli rol oynuyor. Batılı güçler için ileri bir operasyon üssü
olarak konumlandırılan Güney Kıbrıs Rum Kesimi; askeri varlık, enerji
koridorları ve ticaret rotalarını içeren Batı’nın uzun vadeli planlarına
entegre edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Güney Kıbrıs
Rum Kesimi’ni özellikle İsrail'in bölgedeki jeopolitik hedeflerini desteklemede
önemli bir ön adım noktası olarak görmektedir.
Ancak
Gazze'de devam eden çatışma bu planları temelden bozdu. Gazze'deki direniş
bütün hesaplar gibi Güney Kıbrıs Rum Kesimi üzerinden yapılan hesapları da çöpe
attı. Direniş, büyük stratejik girişimlerin uygulanabilirliği konusunda şüphe
uyandırdı. Batı'nın Kıbrıs'ı bölgesel enerji ve ticaretin temel taşı haline
getirme hırsı Gazze'deki direnişle geçersiz kılındı.
Güney
Kıbrıs: Batı çıkarları için bir askeri üs
Orta
Doğu'daki gerginliğin tırmanmasıyla birlikte Güney Kıbrıs Batılı güçler,
özellikle ABD ve İsrail için giderek daha fazla askeri karakol olarak
kullanılıyor. Tarihsel olarak Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki İngiliz üsleri
bölgesel krizlerde kilit rol oynamış, Orta Doğu'daki askeri müdahaleler
sırasında lojistik ve operasyonel destek sağlamıştır. Ancak son zamanlarda ABD özellikle
İran'ı da içeren daha geniş bir bölgesel savaş korkusuyla Kıbrıs'ı daha aktif
bir askeri merkeze dönüştürmeye başladı.
Askeri
strateji yalnızca İngiliz üsleriyle sınırlı değildi. Güney Kıbrıs Rum Kesiminin
kendi hava ve deniz üsleri Hizbullah ve İran gibi bölgesel düşmanlara karşı
koyma yönündeki daha geniş bir çabanın parçası olarak İsrail'in savunma
stratejisine entegre edildi. Kıbrıs'ın İsrail'e yakınlığı daha geniş bir
çatışma durumunda askeri varlıkların hızla konuşlandırılması için ideal bir
konum haline getirdi.
Enerji
ve Ticaret: Gazze-Kıbrıs Bağlantısı
Batı'nın
Kıbrıs'ı ilgilendiren planlarının belki de en iddialı yönü İsrail'i Avrupa'ya
bağlayacak gelecekteki bir enerji ve ticaret koridoruna entegre edilmesidir.
Avrupa Birliği'nin beş yıllık stratejik gündemi Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail'i
birbirine bağlayan 1.208 kilometrelik bir deniz altı kablosunun
geliştirilmesini içeriyordu. 2,5 milyar avroya mal olması tahmin edilen bu
proje İsrail'in doğal gaz sahalarından üretilen elektriğin Avrupa pazarlarına
ihraç edilmesini sağlayacaktı. AB, bu çabanın önemli bir bölümünü finanse
etmeyi planladı ve bunu Avrupa'nın Rus enerjisine olan bağımlılığını azaltmanın
bir yolu olarak gördü.
Ayrıca
İsrail ile Arap ülkeleri arasında barışı teşvik etmeyi amaçlayan ABD'nin sözde
"Mega Planı", Kıbrıs'ı yeni bir enerji ve ticaret koridorunun ilk
durağı olarak konumlandırdı. Bu vizyon Arap petrol ve gazını İsrail üzerinden
Avrupa'ya taşıyacak boru hatlarının inşasını içeriyordu ve bu da İsrail'in
bölgesel bir enerji merkezi olarak rolünü daha da sağlamlaştırıyordu. İsrail'e
en yakın AB toprağı olan Güney Kıbrıs Rum Kesimi bu girişimde kritik bir rol
oynayacaktı.
Gazze
Çatışması: Oyunun Kurallarını Değiştiren Bir Olay
Ancak
bu büyük stratejik vizyonlar devam eden Gazze direnişinin dayanıklılığını ve
etkisini hesaba katmamıştı. İsrail, Gazze'ye yönelik askeri harekâtlarını
artırdıkça yalnızca Filistinli grupların önemli direnişiyle karşılaşmakla
kalmadı aynı zamanda Batı planlarını bozmaya başlayan daha geniş bir bölgesel
istikrarsızlığı da tetikledi. Üç aşamalı "Mega Plan"ın İsrail ile
Arap dünyası arasındaki ilişkileri normalleştirmesi, Arap devletleri için
güvenliği garanti altına alması ve bölgeyi Avrupa'ya bağlayan enerji
altyapısının inşasını kolaylaştırması gerekiyordu. Tüm bu girişimler artık
Gazze direnişi nedeniyle rayından çıktı.
İsrail
Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Gazze'yi İsrail'in gelecekteki ekonomik
vizyonuna entegre etmeyi amaçlayan "2035 Gazze Planı" artık
geçerliliğini yitirdi. Gazze'deki yoğun çatışmalar bölgenin istikrarsızlığının
her geçen gün daha da derinleşmesiyle bu planları geçersiz kıldı. Gazze'yi
Doğu-Batı ticareti ve enerji rotaları için önemli bir düğüm noktasına
dönüştürme fikri artık uygulanabilir değil. Gazze, resmen bu planı çöpe attı.
Daha
Geniş Jeopolitik Sonuç: Bunun Batı İçin Anlamı Nedir?
Bu
planların başarısızlığı Batı'nın Doğu Akdeniz'deki jeopolitik hırsları için çok
kapsamlı sonuçlar doğurdu. AB ve ABD, İsrail'den Kıbrıs'a Avrupa'ya uzanan bir
enerji koridoru fikrine büyük yatırımlar yaptı. Boru hattı ve elektrik
projeleri yalnızca ekonomik girişimler değildi; Avrupa'nın Rus enerjisine olan
bağımlılığını azaltmayı ve kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlayan stratejik
araçlardı. Ancak Gazze direnişi bu vizyonu kısa ve orta vadede ulaşılamaz bir
hedefe dönüştürdü.
Dahası
Batı'nın İsrail'i desteklemek için askeri üs olarak Güney Kıbrıs'a olan güveni
de incelemeye alındı. Gazze'deki devam eden direniş askeri lojistiği
karmaşıklaştırdı ve Batı'yı bölgeye yaklaşımını yeniden gözden geçirmeye
zorladı. Artan çatışma Kıbrıs'ın askeri operasyonlar için bir fırlatma rampası
olarak kullanılmasını daha riskli ve politik olarak daha az kabul edilebilir
hale getirdi, özellikle de İsrail'in Gazze'deki eylemlerine yönelik artan
uluslararası eleştiriler ışığında.
Güney
Kıbrıs ve Avrupa Birliği'nin Rolü
Avrupa
Birliği'nin 2024-29 stratejik gündemi deniz sınırlarını güvence altına almaya
ve Doğu Akdeniz'den bir enerji koridoru oluşturmaya yoğun bir şekilde
odaklanmıştı, şimdi risk altında. Kıbrıs'ın bu gündemde kilit bir oyuncu olması
gerekiyordu ancak Gazze çatışması bölgedeki dengeleri o kadar bozdu ki bu
planların tamamen yeniden düşünülmesi gerekiyor. Telaşlarının nedeni bu.
İsrail’e verdikleri desteğin asıl nedeni bu ve İran ile temeldeki dertleri bu.
Güney
Kıbrıs'ın Baf kentinde düzenlenen dokuz Akdeniz ülkesinin (MED-9) son zirvesi
bile AB'nin stratejik hedefleri ile Orta Doğu'nun sert gerçekleri arasındaki
büyüyen uçurumu vurguladı. Bu ülkeler Kıbrıs'ın Türkiye ile yaşadığı toprak
anlaşmazlıklarına desteklerini yinelerken Gazze direnişi zirveyi gölgeledi.
Batılı güçlerin bölgeyi istikrara kavuşturamaması uzun vadeli stratejik
girişimlerinin uygulanabilirliği konusunda ciddi şüpheler doğurdu.
Sonuç:
Stratejik Bir Rüyanın Sonu Mu?
Gazze'de
devam eden direniş Orta Doğu'daki zaten istikrarsız olan durumu daha da karmaşık
hale getirmekten fazlasını yaptı; Batı'nın Güney Kıbrıs'ı askeri ve ekonomik
bir merkez olarak görme planlarını temelden bozdu. Gazze'deki direniş yalnızca
İsrail askeri gücüne meydan okumakla kalmadı aynı zamanda enerji, ticaret ve
bölgesel ittifakları içeren uzun vadeli stratejik girişimleri de paçavraya
dönüştürdü.
Batı,
Güney Kıbrıs'ı İsrail'i Avrupa'ya bağlayan geniş bir enerji ve ticaret rotaları
ağında kritik bir bağlantı haline getirmeyi umarken Gazze'deki çatışma bu
planları uygulanamaz hale getirdi. Güney Kıbrıs'ın İsrail enerjisi ve Arap
ticareti için bir geçit görevi gördüğü bir gelecek vizyonu artık harabe halinde.
Batılıların beklentileri Gazze'deki kalıcı direniş tarafından paramparça edilmiş
durumda. Batı'nın Kıbrıs'ı bölgedeki askeri ve ekonomik hakimiyeti için ileri
karakol olarak kullanma hırsı Gazze direnişçilerinin eli ile geçersiz kılındı.
Gazze'deki direniş devam ettiği sürece hevesleri kursaklarında kalacak gibi de
görünüyor.