17 Kasım 2024

Avrupa Saraylarında Bir Osmanlı Casusu- Sicilyalı Mehmed Ağa (3)

 

Sicilyalı Mehmed Ağa'nın casusluk faaliyetleri kapsamında gönderdiği mektupların kitaplaştırılmasıyla oluşturulan sekiz ciltten müteşekkil eserin birinci cildindeki mektupları kaldığımız yerden yayınlamaya devam ediyoruz. Mektuplarda yer yer görülen anlam kayması, mektupların yazıldığı eski Türkçe'den Fransızca’ya yapılmış olan tercümenin İngilizceye aktarılmasından kaynaklanmaktadır. İngilizce’ye Fransizca’dan  tercüme edilmiş olan mektupları tekrar Türkçe'ye aktarırken mümkün mertebe anlam kaymalarını gidermeye ve teknik kelimeleri o devirdeki şekliyle yazmaya gayret ettik.

Dördüncü mektup:

Akrabam Yusuf'a.

 Sana hayatta ve iyi olduğumu bildiririm. Senden hiç haber almadım; belki de öldüğümü sandın. Mektubuma seni selamlayarak başlıyorum, oysaki senin bana yazman gerekirdi. Akrabalarından utanıyorsan, bunun için onlarla akraba olan anne ve babanı suçlaman gerekir. Ama onlara karşı nankörlük etme, benden gördüğün iyilikleri de unutma. Şimdi sana nerede olduğumu ve nerede kalmam gerektiğini bildiriyorum ki, dilersen bu mektuba cevap verebilirsin. Bu arada, talep etmemiş olsan de sana verdiğim öğütlere inan. Dininizde riyakârlık yapmadan dindar olun. Ehad olan Allah’tan başka ilah olmadığını aklınızdan çıkarmayın ve aynı şekilde, Allah'ın en sevdiğinin de Peygamber Efendimiz olan Muhammed Aleyhisselam olduğunu unutmayın. Bundan sonra ise efendinizi sevin, onun rızasını yerine getirmekten başka bir şey istemeyin. Babanı benim yerime kucakla ve annenin de ellerinden öp, ona selamlarımı ilet. Bahtiyar ve iffetli yaşa.

 Paris, 1637 senesinin 10. Ayının 25'i

 

Beşinci Mektup:

Yeniçeriağası'na.

  Hristiyanların kazandıklarından daha kolay kaybettiklerini sana söylemekten biraz zevk duyacağım. Görünüşe göre, tüm dünyanın büyük bir kaptan olarak kabul ettiği Marki(*) Ambrose Spinola, itibarından çok şey kaybetmiş. Daha önce on bir ay boyunca kuşattığı ve bunun için de on bir milyon akçe harcadığı bir yeri on bir hafta içinde kaybetmiş. Eğer bu söylentiler doğruysa, bu iş çok olağanüstüdür. Bununla birlikte, benim görüşüme göre büyük bir bölükbaşı(**) olmaya devam edecektir. Bütün bir ordunun cesaretiyle uzun zamandır elde edilemeyen bir şeyin, bir kişinin korkaklığıyla kısa sürede kaybedildiğini görmek yeterince olağandır.

 Oranj Prensi, on iki yıl üç ay önce İspanya Ordusu'na komuta eden Spinola'ya teslim edilen ve büyük öneme sahip olan Breda'yı ele geçirdi. Bu fetih büyük bir olaydır; çünkü genel kanıya göre bu yer ancak bit kıtlık sebebi ile zapt edilebilirdi; ama kuşatmacıların burayı sürekli ateş altında tutması ve yiğitlikleri sayesinde teslim olmaya zorlandı.

 Hollandalılar buranın efendileri olamasalardı, Brabant tarafından kuşatılmış olacaktılar ve düşman her zaman kapılarında olacaktı. Oysa şimdi daha rahatlar. Hiçbir zaman barış yapmadığımız İspanyollardan çok, onların kazanımlarına sevinmeliyiz.

 Bu yer, çok düzenli bir şekilde tahkim edilmiştir. Hendek tarafında bazı küçük kulelerin yanı sıra on beş burcu vardır. Dışarıda beş boynuz kalesi vardır. Burası büyüklüğü bakımından dikkate değer bir yerdir. İçinde beş bin ev ve büyük bahçeler bulunur. Üç ana kapısı vardır.

 Bu ayrıntılardan söz ediyorum, çünkü siz bir savaş adamısınız. Mektubumu nazikçe kabul et; bana dostun olarak inan ve sadakatimden şüphe etme. Eğer yiğitliğine, insanların sana olan saygısını artıracak yeni bir meziyet eklemek istiyorsan, sana çok pahalı olmayan ama çok zevkli bir sır öğreteceğim. Zaman zaman başkalarının, özellikle de en büyük ve en talihli prenslerin ve onların kaptanlarının tarihlerini oku. Kendilerini yalnızca gösterişleriyle kanıtlamış olanlardan çok, bilgeleri örnek alın. Sonuç olarak, tarih konusunda bilgili olun, ama her zaman en iyisini seçin, yani yalanlarından kuşku duyulmayacak olanları. Türkçe ve Farsça 'ya çevrilmiş Yunanca ve Arapça iyi kitaplardan yoksun kalmayın. Başkalarının aptallıklarıyla akıllı olmayı öğrenecek ve büyük işler yapanların bilge davranışlarını gözlemleyerek daha da sağduyulu olacaksınız: Her şeyin ötesinde, en küçük olaylar üzerinde bile ciddi düşünmeyi asla ihmal etmeyin. Bazen kitaplarda önemsiz gibi görünen ayrıntılar bulunur, ancak bunlar önemli durumlarda zorlukların giderilmesinde yararlı olabilir. Örnek olarak, krallığını kılıcı sayesinde fetheden büyük Kral Dördüncü Henry'den bunu öğrenin.

 Markiz Spinola'nın amaca uygun olduğunu düşündüğüm değerli bir sözüyle maktumu nihayete erdireceğim. Diyor ki: Bir bölükbaşının kılıcı kalbine, kalbi ise kafasına bağlı olmalı ve muhakemesi tarafından yönetilmelidir; bu muhakeme de özellikle tarih okumayla şekillenmelidir. Beni sana değer verdiğim kadar sev, beni asla yeterince sevemeyeceksin.

 

Paris, 1637 senesinin 10. Ayının 25'i

 *Marki: Avrupa'da kullanılan bir soyluluk unvanı

 **Bölükbaşı: Osmanlı’nın klasik dönemi olarak kabul ettiğimiz yüzyıllarda günümüzde yüzbaşı olarak kullandığımız rütbe için kullanılan bir yeniçeri rütbesidir.

 

Altıncı mektup:

Hadim Mehmed Paşa’ya

 On dört yılını haremde geçirdin ve hep kadınlara hizmet etmek yüzünden sürekli mutsuz oldun; şimdi ise bir kadından çok daha fazlası olan bir erkeğe (padişaha) hizmet ediyorsun. Biliyorsun, birbirimize duyduğumuz güven, kusurlarımızı birbirimize söyleyecek ve bu eleştirilere katlanacak düzeye ulaştı. Şu anda uzakta olduğumu ve bu nedenle eleştirilere ve kötü davranışlara daha çok maruz kaldığımı düşünerek, bu dostunun endişelerini unutma. Hayatımın iyiliği için gece gündüz dua et. İnsanların benim hakkımda söylediklerini ve sarayda benimle ilgili söylenenleri gözlemle, araştır ve nüfuz etmeye çalış. Azametli hükümdarımız beni buraya, burada olup bitenleri gözlemlemem ve kendisine hesap vermem için gönderdi. Yapmakla yükümlü olduğum şeyi uygulamam gereken yerde olduğumu biliyorum, ama günlerimi sonlandırmak istediğim yere dönüp dönmeyeceğimi henüz bilmiyorum. O tarafta çoğu şey yapılıyor, ama hepsi aynı şekilde yapılmıyor. Bu nedenle, aldığım emirleri hakkıyla yerine getireceğimi herkesin bildiğini düşünmek için daha fazla nedenim var. Milyonlarca tebaanın efendisi olan padişahımızın yerine bir başkasına hizmet ediyormuş gibi yapmanın mutsuzluğunun nereye kadar uzandığını bir düşünün.

 Sana iki şey bildireceğim; bunlardan ilkini kapudan paşaya, diğerini de müftü vekiline anlatacaksın. Bize, İngiltere Kralı'nın Britanya Okyanusu'na çok büyük bir gemi gönderdiği söylendi, diğerlerinden hem kuvvet hem de genişlik olarak üstündür. Yüz yirmi pirinç topla silahlandırılmıştır. Suya indirilmediğinde on yedi ayak su çeker ve hacmi bin yüz tondur. İki milyon akçeye mal olduğu ve diğer tüm gemilerin kralı gibi, ona da Hükümdar denildiği bildirilmektedir. İkinci haber ise, Yukarı Saksonya'da meydana gelen ve bilgeler arasında pek itibar görmeyen, ancak kadınlar ve sıradan insanlar tarafından kolayca inanılan bir düzenbazlık.

Dediklerine göre, Dresden'de Saksonya Dükü'nün saray görevlilerinden biri haşlanmış bir sığır etini kesmiş, etten o kadar çok kan akmış ki, prensin masası tamamen kanla kaplanmış; bu da prensi son derece rahatsız etmiş, bu olayı kıtlık ve savaşın habercisi olarak görmüş.

  Senden ve dostlarımızdan sık sık haber alayım istiyorum. Aramızdaki sırları kimseye güvenip de anlatmayasın. Sadık ve ketum olursan, benden çok önemli sırlar öğreneceksin. Allah tüm hayatımda elde etmek istediğim sevabı sana da nasip etsin.

Paris, 1637 senesinin 11. Ayının 15'i