Avrupa Saraylarında Bir Osmanlı Casusu- Sicilyalı Mehmed Ağa (3)
Sicilyalı
Mehmed Ağa'nın casusluk faaliyetleri kapsamında gönderdiği mektupların kitaplaştırılmasıyla
oluşturulan sekiz ciltten müteşekkil eserin birinci cildindeki mektupları
kaldığımız yerden yayınlamaya devam ediyoruz. Mektuplarda yer yer görülen anlam
kayması, mektupların yazıldığı eski Türkçe'den Fransızca’ya yapılmış olan tercümenin
İngilizceye aktarılmasından kaynaklanmaktadır. İngilizce’ye Fransizca’dan tercüme edilmiş olan mektupları tekrar Türkçe'ye
aktarırken mümkün mertebe anlam kaymalarını gidermeye ve teknik kelimeleri o
devirdeki şekliyle yazmaya gayret ettik.
Dördüncü
mektup:
Akrabam
Yusuf'a.
Sana hayatta ve iyi olduğumu bildiririm.
Senden hiç haber almadım; belki de öldüğümü sandın. Mektubuma seni selamlayarak
başlıyorum, oysaki senin bana yazman gerekirdi. Akrabalarından utanıyorsan,
bunun için onlarla akraba olan anne ve babanı suçlaman gerekir. Ama onlara
karşı nankörlük etme, benden gördüğün iyilikleri de unutma. Şimdi sana nerede
olduğumu ve nerede kalmam gerektiğini bildiriyorum ki, dilersen bu mektuba
cevap verebilirsin. Bu arada, talep etmemiş olsan de sana verdiğim öğütlere
inan. Dininizde riyakârlık yapmadan dindar olun. Ehad olan Allah’tan başka ilah
olmadığını aklınızdan çıkarmayın ve aynı şekilde, Allah'ın en sevdiğinin de
Peygamber Efendimiz olan Muhammed Aleyhisselam olduğunu unutmayın. Bundan sonra
ise efendinizi sevin, onun rızasını yerine getirmekten başka bir şey istemeyin.
Babanı benim yerime kucakla ve annenin de ellerinden öp, ona selamlarımı ilet.
Bahtiyar ve iffetli yaşa.
Paris, 1637 senesinin 10.
Ayının 25'i
Beşinci Mektup:
Yeniçeriağası'na.
Hristiyanların kazandıklarından daha kolay kaybettiklerini sana
söylemekten biraz zevk duyacağım. Görünüşe göre, tüm dünyanın büyük bir kaptan
olarak kabul ettiği Marki(*) Ambrose Spinola, itibarından çok şey kaybetmiş.
Daha önce on bir ay boyunca kuşattığı ve bunun için de on bir milyon akçe
harcadığı bir yeri on bir hafta içinde kaybetmiş. Eğer bu söylentiler doğruysa,
bu iş çok olağanüstüdür. Bununla birlikte, benim görüşüme göre büyük bir
bölükbaşı(**) olmaya devam edecektir. Bütün bir ordunun cesaretiyle uzun
zamandır elde edilemeyen bir şeyin, bir kişinin korkaklığıyla kısa sürede
kaybedildiğini görmek yeterince olağandır.
Oranj Prensi, on iki yıl üç ay önce İspanya
Ordusu'na komuta eden Spinola'ya teslim edilen ve büyük öneme sahip olan
Breda'yı ele geçirdi. Bu fetih büyük bir olaydır; çünkü genel kanıya göre bu
yer ancak bit kıtlık sebebi ile zapt edilebilirdi; ama kuşatmacıların burayı
sürekli ateş altında tutması ve yiğitlikleri sayesinde teslim olmaya zorlandı.
Hollandalılar buranın efendileri olamasalardı,
Brabant tarafından kuşatılmış olacaktılar ve düşman her zaman kapılarında
olacaktı. Oysa şimdi daha rahatlar. Hiçbir zaman barış yapmadığımız
İspanyollardan çok, onların kazanımlarına sevinmeliyiz.
Bu yer, çok düzenli bir şekilde tahkim
edilmiştir. Hendek tarafında bazı küçük kulelerin yanı sıra on beş burcu
vardır. Dışarıda beş boynuz kalesi vardır. Burası büyüklüğü bakımından dikkate
değer bir yerdir. İçinde beş bin ev ve büyük bahçeler bulunur. Üç ana kapısı
vardır.
Bu ayrıntılardan söz ediyorum, çünkü siz bir savaş
adamısınız. Mektubumu nazikçe kabul et; bana dostun olarak inan ve sadakatimden
şüphe etme. Eğer yiğitliğine, insanların sana olan saygısını artıracak yeni bir
meziyet eklemek istiyorsan, sana çok pahalı olmayan ama çok zevkli bir sır
öğreteceğim. Zaman zaman başkalarının, özellikle de en büyük ve en talihli
prenslerin ve onların kaptanlarının tarihlerini oku. Kendilerini yalnızca
gösterişleriyle kanıtlamış olanlardan çok, bilgeleri örnek alın. Sonuç olarak,
tarih konusunda bilgili olun, ama her zaman en iyisini seçin, yani
yalanlarından kuşku duyulmayacak olanları. Türkçe ve Farsça 'ya çevrilmiş
Yunanca ve Arapça iyi kitaplardan yoksun kalmayın. Başkalarının aptallıklarıyla
akıllı olmayı öğrenecek ve büyük işler yapanların bilge davranışlarını gözlemleyerek
daha da sağduyulu olacaksınız: Her şeyin ötesinde, en küçük olaylar üzerinde
bile ciddi düşünmeyi asla ihmal etmeyin. Bazen kitaplarda önemsiz gibi görünen
ayrıntılar bulunur, ancak bunlar önemli durumlarda zorlukların giderilmesinde
yararlı olabilir. Örnek olarak, krallığını kılıcı sayesinde fetheden büyük Kral
Dördüncü Henry'den bunu öğrenin.
Markiz Spinola'nın amaca uygun olduğunu
düşündüğüm değerli bir sözüyle maktumu nihayete erdireceğim. Diyor ki: Bir
bölükbaşının kılıcı kalbine, kalbi ise kafasına bağlı olmalı ve muhakemesi
tarafından yönetilmelidir; bu muhakeme de özellikle tarih okumayla
şekillenmelidir. Beni sana değer verdiğim kadar sev, beni asla yeterince
sevemeyeceksin.
Paris,
1637 senesinin 10. Ayının 25'i
*Marki: Avrupa'da kullanılan bir soyluluk
unvanı
**Bölükbaşı: Osmanlı’nın klasik dönemi olarak
kabul ettiğimiz yüzyıllarda günümüzde yüzbaşı olarak kullandığımız rütbe için
kullanılan bir yeniçeri rütbesidir.
Altıncı
mektup:
Hadim
Mehmed Paşa’ya
On dört yılını haremde geçirdin ve hep
kadınlara hizmet etmek yüzünden sürekli mutsuz oldun; şimdi ise bir kadından
çok daha fazlası olan bir erkeğe (padişaha) hizmet ediyorsun. Biliyorsun,
birbirimize duyduğumuz güven, kusurlarımızı birbirimize söyleyecek ve bu
eleştirilere katlanacak düzeye ulaştı. Şu anda uzakta olduğumu ve bu nedenle
eleştirilere ve kötü davranışlara daha çok maruz kaldığımı düşünerek, bu
dostunun endişelerini unutma. Hayatımın iyiliği için gece gündüz dua et.
İnsanların benim hakkımda söylediklerini ve sarayda benimle ilgili söylenenleri
gözlemle, araştır ve nüfuz etmeye çalış. Azametli hükümdarımız beni buraya,
burada olup bitenleri gözlemlemem ve kendisine hesap vermem için gönderdi.
Yapmakla yükümlü olduğum şeyi uygulamam gereken yerde olduğumu biliyorum, ama
günlerimi sonlandırmak istediğim yere dönüp dönmeyeceğimi henüz bilmiyorum. O
tarafta çoğu şey yapılıyor, ama hepsi aynı şekilde yapılmıyor. Bu nedenle,
aldığım emirleri hakkıyla yerine getireceğimi herkesin bildiğini düşünmek için
daha fazla nedenim var. Milyonlarca tebaanın efendisi olan padişahımızın yerine
bir başkasına hizmet ediyormuş gibi yapmanın mutsuzluğunun nereye kadar
uzandığını bir düşünün.
Sana iki şey bildireceğim; bunlardan ilkini
kapudan paşaya, diğerini de müftü vekiline anlatacaksın. Bize, İngiltere
Kralı'nın Britanya Okyanusu'na çok büyük bir gemi gönderdiği söylendi,
diğerlerinden hem kuvvet hem de genişlik olarak üstündür. Yüz yirmi pirinç
topla silahlandırılmıştır. Suya indirilmediğinde on yedi ayak su çeker ve hacmi
bin yüz tondur. İki milyon akçeye mal olduğu ve diğer tüm gemilerin kralı gibi,
ona da Hükümdar denildiği bildirilmektedir. İkinci haber ise, Yukarı
Saksonya'da meydana gelen ve bilgeler arasında pek itibar görmeyen, ancak
kadınlar ve sıradan insanlar tarafından kolayca inanılan bir düzenbazlık.
Dediklerine
göre, Dresden'de Saksonya Dükü'nün saray görevlilerinden biri haşlanmış bir
sığır etini kesmiş, etten o kadar çok kan akmış ki, prensin masası tamamen
kanla kaplanmış; bu da prensi son derece rahatsız etmiş, bu olayı kıtlık ve
savaşın habercisi olarak görmüş.
Senden ve dostlarımızdan sık sık haber alayım
istiyorum. Aramızdaki sırları kimseye güvenip de anlatmayasın. Sadık ve ketum
olursan, benden çok önemli sırlar öğreneceksin. Allah tüm hayatımda elde etmek
istediğim sevabı sana da nasip etsin.
Paris,
1637 senesinin 11. Ayının 15'i